En güzel gözleriyle yaşanırdı bakışmaların büyük savaşcı mücadelesi. Dünyada kim bakışlara karşı birbirine açılan kapıda öldürücü bakabiliyordu ki ömür boyu. Ta ki ''Sabreden Gülüm'' dünyasına açılan acılı bakışlardan düşen iki damla GÖZYAŞIYLA başlamıştı, sevginin acılı sevda savaşı. Alya ile Can'ın arasında...
Alya, narin saçlarını at kuyruğu yaparak, rüzgarının etkisiyle geriye doğru atar. Kendisine çok iyi bakan, gözleri denizlerin en güzel rengini çalarken, dudakları yeryüzünde Can için aşkına açılan bir kapıydı. Can, Alya'ya karşı daima sevgisini bir kefen gibi nurlandıracaktı. Bu iki aşık, tarihte kadınlar ve erkeklerin arasında yaşanan bakışmalı mücadeleden kurtulan iki sevgiliydi. 17.yüzyıl bakışma mücadelesinin tarihindeki büyük savaşta kendi adlarına bağımsızlığını gözlerinde ilan eden bu iki sevgili, sözleriyle edebihayata karşı gelirler ve birbirlerini böylece bakışma mücadelesinden beri severler.
Alya, Can'ına karşı canını canevinden vuracak bir sebeple karşılaşır ansızın bir gün. Can, ihanet hançerlerini sevgisine karşı çektiği gün, Alya onu hiçbir zaman öyle görmedi. Can, Alya'yla tanışmadan önce hep birbirlerine şiir yazarlardı. Bir ''Sabreden Gülüm'' adında bir kitapta şiirlerini toplamaya çalışıyorlardı. Aşkın ve öfkenin biteceği gün, bu defter onları artık yılların çarmıhına hapsedecekti. Can, ''Sabreden Gülüm ''dünyasının kapısnı araladı ve araladığı kapıdan adımını attığı gün, iş işten kendisi için çoktan geçmişti ve kapıda bir anda ne görsün! Dünyasını değiştiren yeşilimsi gözler. Şaşıracak derecede kendisinden geçen Can, yeşilimsi gözlerle tanışarak, ona aşık olur. O dediğim kişide Figan adındaki kız.Bunlar hayat boyu tanışıp, birbirlerini severler ve Alya'dan gizli yasak aşk yaşamaya başlarlar. Ve ansızın bir gün Alya,onları ''Sabreden Gülüm'' dünyasında görür. Gözyaşlarını tutamayan Alya, ''Sabreden Gülüm'' dünyasının gülünün renginde kurumaya yüz tutar.
Alya, Can'ı izliyor izliyor. Bir değil, iki değil, üç değil... Nereye kadar!Ve Alya bir gün sinirlenir ve Can ile aralarında tartışma çıkar.
Can: ''Hangi ihanet hançerlerini çektim sana karşı. Seni hep sevdim ve halen de seviyorum. Nereden biliyorsun ki seni aldattığımı? Unutma! Ben, ölümümün beş vaktini sana karşı ibadet ediyorum. Bir daha ama bir daha adımı anıp, beddua edersen ömrümü kara topraklar emecektir. Ve o zaman benden sadece sana karşı geride bıraktığım gençliğimizin şiir defteri kalacaktır.'' diye Alya'ya bağırır ve çağırır. Alya ise bu duruma karşı daha da sinirlenerek öfkesini tutamaz. Can, bu durumu aldırmaz ve Figan adındaki kız ile aralarındaki aşk devam eder. Alya, bunları sarmaş dolaş yakaladığı an işte sevdanın en büyük 'Sabreden Gülünün' dikeni o gün batacaktı Can'a... Alya yine yapmıştı yapacağını. Alıp başını başka diyarlara gitti. Figan ise Can'a karşı ihanet hançerlerini aldattığını duyunca ona sapladı. Figan da Can'ı terk edince Can, ''Sabreden Gülüm'' dünyasına geri döner ve eline bir kırmızı gül alır.Can, Alya'nın bakışlı mücadelesindeki rahat koltuğuna uzanır. Ve Can,'Sabreden Gülüm' adlı şiir kitabını açar ve teker teker sayfaları açıp okumaya başlar derken, kitabın son sayfasına gelen Can br de ne görsün! Alya, Can'ı terk ettiği gün şiir defterine bir yazı yazar. Ve ansızın Can, o sayfaya geldiğinde Alya'nın yazdığı yazıyı ömür boyu asla unutmayacaktı ve Alya o şiir defterine şöyle yazmıştı:
CAN: ''Bu saatten sonra artık bu sayfadaki yazıyı okudun. Son cümleyi daima dikkatli oku. Ama anlayarak oku. Düşün ne demek istediğimi hoşçakal artık sana...''
Can:
'' SANA GİDEN YOLLAR KAPALI...! ''
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre