Bir başkasıyla olduğunu düşünmek ürkütücüydü. Bu olasılık çokta fazla uzakta değildi, Gece 3'lere kadar ne diye whatsapta çevrimiçi olabilirdi ki insan.? Ben o saatlerde beraber dinlediğimiz şarkıyı tek başıma dinlerken onun başkasıyla mesajlaşabileceği ihtimali beynimden geçerken intihar eden bir adamın tetiğe basarken ki travmayı yaratıyordu. Ne diye bu kadar içimi acıtıyordu anlam veremiyordum. ''Yoruldum'' deyip çekip gitmesine ne sebep oldu. Ölümsüz olduğundan bahsettiğimiz aşkımız nasıl bir anda son buldu. gibi sorular kafamı kurcalamaya devam ediyordu. Neden diye düşündüm Neden bir kaç yılda bir sonu hüzünle biten bir hikayem oluyor. Diğer insanlar samimiyetsiz fotoğraflar çekip facebook'a,instagrama ne kadar mutlu olduklarını gösterip duruyorlardı. Ben ise ne kadar mutsuz olduğumu gösteren paylaşımlar yapıyordum, durmadan..
Aynı anda kendisi de kadrajda başka erkeklerin bulunduğu gülümsediği fotoğraflar çektiriyordu. Zoruma gidiyordu bütün olanlar. Ben bu küçük ilçede üçüncü sınıf bir yaşam sürerken; o, üniversitede ortamdan ortama giriyor. Geziyor, eğleniyor mutlu pozlar veriyordu. Hem de ayrılmamızın kırkı çıkmadan.!
Son konuşmamızda herşey için çok üzgün olduğunu belirtip aksi davranışlar sergileyen bir insan benim içimi acıtıyordu. 1,5 senelik süren bir arkadaşlığımızın sonunda ondan hoşlandığımı farketmiş ve açılmıştım. Karşılık vermese peşine düşeceğim bir insan değildi. Ama o karşılıklar verdi. Gecenin bir vaktinde mesajlar atıp, sürekli daha samimi olmamızı gerektiğinin işaretini verdi.. (gülücükler, şakalar, smileler..)
En çok korktuğu şeylerden biri vazgeçmem olduğuydu. Ama vazgeçen kendisi olmuştu. Benim ise en çok korktuğum şey üniversiteye gider gitmez tekmeyi basacağı korkusuydu. Bunu bir kaç defa belirtmiş, korkmamam gerektiği karşılığını almıştım. Ama yine de korkuyor insan. Ve bir yerde okumuştum; insan en çok neyden korkarsa o başına gelirmiş.. Aynen öyle de oldu. Üniversiteye gittikten 1,5 ay sonra yorulduğunu söyledi. Neden yorulur bir insan? Mantıklı tek bir açıklaması olmayan bu ayrılık sebebini kabullendim. Mesafeler girmişti aramıza o gitti ve ben bir daha kendime dönemedim..
Bir ilişkiyi hemen sonlandırdıktan sonra benimle beraber olması onda travmalara yol açmış. Yormuş, bezdirmişti. Evet yanlış duymadınız sevgilisinden ayrılır ayrılmaz benimle olmuştu. Yaralarını beraber sarmıştık.. İyileştirmiştim onu. Filmlerde olur ya hani. Adam kadını evine alır iyileştirir, bakar, sever. Sonra kadın kendine geldiği anda terkeder ve adam tekrar yalnızlığıyla başbaşa kalır. Bizimki de biraz o hesap..
Kadınlar tarafından terkedilen talihsiz erkekler puzzle'ın parçaları gibi etrafa dağılır. Kendi kendisini birleştirip bir bütün olmaya çalışır. Tekrar eski haline dönmek için çok uğraşır. Sonunda bir bütün olmaya yaklaşmıştır. Ama bir yerlerde eksik bir parça kalmıştır. O parçayı da bir başka kadın tamamlar veya tüm Puzzle'ı tekrar dağıtır. Buna da kadının gücü denir.
Savaş meydanlarında ortalığı inleten bir general herhangi bir kızıl saçlı kadın karşısında eli-kolu bağlı kalabilir. Yüksek ökçeli kadınların gücünü hafife alan her adam yıkılmaya yok olmaya mahkumdur. Çoğumuz bu yıkılılışımızı etrafımızdaki insanlara anlatmayız. Eskisinden daha güçlü bir izlenim vermeye çalışırız. Ama iç dünyamızda bizi yiyip bitiren o dayanılmaz sancı geceleri rahat bırakmaz. Alkol, sigara ve Anılar o sancılara ağrı kesici olmaya çalışır. Çoğu zamanda yan etki yapıp intihara sürükler bizi..
Neden böyle olduğu sorusunun bir cevabı yok. Neden terkedildiğiminde mantıklı bir açıklaması yok. Terkedildim evet reddedildim.! Arkadaş ortamlarında umumi yerlerde kolaylıkla dile getirebileceğim birşey değil bu. O yüzden kağıda döküyorum yabancı insanların okuması için. Sizler bunu okurken ben hayatımda ikinci kez terkedilmenin acısını yüreğimde hissediyorum. Belki benimle aynı kaderi paylaşmışsınız çoğunuz. Belki sizinde bir beklediğiniz veya bekleyeniniz vardır. Ve anlatacak bir hikayeniz söyleyecek bir türkünüz.. Geç kalmayın ve kağıda dökün içinizi.. Belki sizin hikayenizde de kendini bulacak başka birileri vardır..
Ve bana gelice; kendimden başka sığınabileceğim kimsem yok artık. Günler, haftalar, aylar, yıllar böyle geçecek. Ben her Nisan biraz daha gülümseyeceğim ve her eylül biraz daha ağlayacağım.. Kimseler duymayacak sesimi. Kış gecelerinde tavandaki avizeyi Yazın gökyüzündeki Yıldızları inceleyeceğim. Bir ses bir nefes, bir mesaj, bir telefon bekleyerek..
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre