Yazıyor, yazmaya çalışıyor ve insanlara kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Peki yazmaya ve fikirlerini anlatmaya çalışanların Öyküsünü, Tarihin en trajik basın öykülerinden biri "Le soir" in öyküsünü biliyormusunuz ? Hitler'in 2. Dünya savaşında (1940-1045) el koyduğu ve yayınları tamamen değişen gazete. Biraz anlatalım.
Hitler işgal ettiği bütün ülkelerde ilk olarak Nazi rejiminin propaganda makinesini harekete geçirmek için özgür medyayı sansürleyerek yerine kendi medyasını oluşturdu. Norveç, Danimarka, Belçika ve Hollanda gibi işgal edilen ülkelerde ulusal gazete ve radyolara ya el konuldu ya da kapatıldı. Bu tehditlere rağmen özgür basını yaşatmak için birçok ülkede yüzlerce ‘yasak' gazete ve bildiri yayınlandı. Sadece Danimarka'da direniş hareketleri tarafından 400'den fazla ‘yasak' muhalif yayın basıldı. Ölümü göze alarak bu yayınları halka ulaştırmaya devam eden gazeteciler, Gestapo tarafından infaz edildi ya da Nazi kamplarında hayatlarını kaybetti. Buna rağmen ifade özgürlüğüne gem vurmak isteyen Nazi rejimine karşı çıkarılan gazeteler, İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar devam etti. Bunlardan biride "Le Soir" di Belçika merkezli bu gazete nazi destekçisi bir çok gazete olmasına rağmen muhalif seslerden biriydi, ve naziler 300 bin triajı olan bu gazeteyi ele geçirmek istediler ve İşgali takip eden günlerde Naziler Le Soir'ı gasp ederek, işbirlikçi iki Belçikalıyı gazetenin başına getirirdiler. O güne kadar aleyhte yayın yapan gazetenin sayfalarında bu kez, Hitler'i öven haberler yer almaya başlar.
Ancak Le Soir'in gerçek yazarları herşeye rağmen halka gizli bültenler ile ulaşmaya çalışır, buna rağmen yeterli kitleye ulaşamazlar. Bunun üzerine sahte bir Le Soir yayınlama fikri ortaya atılır, yani Le Faux ve bu fikir hayata geçirilir tamda Almanların birinci dünya savaşındaki mağlubiyetlerinin yıl dönümünde yani 11 Kasıma denk gelecek şekilde ayarlanır. O gün Le Soir'in dağıtılması sabote edilir ve yerine Hitler ile dalga geçen Le Faux bayilere verilir.
Okurların ilk dikkatini çeken ise gazetenin ilk sayfasıdır. Birinci sayfaya bakıldığında üst köşede İttifak Kuvvetleri'ne ait bir uçağın bomba atarken resmi, aşağıda ise gözleri yukarı bakan Hitler'in üzüntülü bir fotoğrafı ve “Böyle olsun istemezdim.” cümlesi yer alır. Olayı sonradan fark eden Gestapo, gazeteyi basan matbaa sahibi Ferdinand Wellens, baskı kalıplarını çalan Théo Mullier ve Le Faux Soir'in yayın koordinatörü Marc Aubrion'un da aralarında bulunduğu 15 kişiyi tutuklayarak Nazi kamplarına gönderir. Wellens ve Mullier, gönderildikleri kamptan hiçbir zaman geri dönemez.
Yazıyor, yazmaya çalışıyor ve insanlara kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Yazmaya, fikirlerini anlatmaya çalışan insanların öyküsünü yer yer alıntılar yaparak paylaştım. Yorum, yazmaya gönül vermiş siz değerli insanların...
Ahmet Furkan ŞİMŞEK
Selim ERYAMAN'ın 8 Kasım 2015 tarihli yazısından Faydalanılmıştır.
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre