Seri 1: Öykünün devamı gelecek. 14 Şubat sevgililer günü için yazdım. İyi okumalar..
12 Olimpos Tanrılar'ın kralı olan Zeus'un eşi Hera, yani diğer adı Juno, kadınların baştanrıçası olduğu için Roma halkı, Juno'ya duyulan saygıdan ötürü, 14 Şubat gününü tatil yapacaklardı.Evet, bir 14 Şubat sabahı Roma halkı, sevgililer günü festival hazırlığının son aşamasını tamamladı. Öğlen oldu. Saat on ikiyi on geçiyordu. Roma'nın narin kızları, küçük hanımefendi yürüyüşleriyle festivale ayak bastılar. Bütün kızlar, bembeyaz giyinişleriyle,muhteşem fizikleriyle erkeklere boy gösterdiler. Gözleri fal taşı gibi açılan erkekler.kızlardan önce festival yerini çoktan aldılar.Kızların boy gösterişini beğenen erkekler, içlerinden derin bir 'ah' çekerek, kızları baştan aşağıya süzüyorlardı.Kızlar, onların bu hareketlerine karşılık, inatçı bir sesle 'hı' diyerek, başlarını ön tarafa çevirdiler. Erkekler ise onlara bakarak,festivalin başladığını bile unuttular.
Festival önce, 12 Olimpos Tanrılarına dua etmekle başladı.Her şey festivalde çok güzel giderken, Roma'nın genç erkekleri duanın bitiminde, kafalarını gökyüzüne kaldırarak, 'Zeus Aşkına! Şu kızların içinden göz kestirdiğim benim olsun' dediler hep birlikte. Sonra festivalin sonunda genç kızlar, 'Hangi erkek benimle birlikte bugün vakit geçirecek' diye düşünürken, küçücük kağıtlara isimlerini yazdılar ve kavanozun içine kağıtları attılar. Erkeklerse ellerini sıvazlarken, 'acaba hangi kız bana çıkacak' telaşındaydılar.
Çekilişin başlaması için gençlerden bir kız ve bir erkek seçildi. Ve 'Çekiliş başlasın' diye bağıran Roma halkı,büyük coşkularla kadehlerini doldurarak,ellerini havaya kaldırıp, 'Zeus Aşkına, için! İçinde Tanrıların kralı olan Zeus babamızın yegane eşi Juno anamız, bize evlenmek için güzel kadınlar armağan etsin. İçin ve bereketiniz bol olsun' dediler kahkaha atarak hep bir ağızdan.
Erkekler, sıra sıra çekilişten çıkan kızın ismini okuyup, kol kola girerek, festivalden uzaklaştılar. Genç kızlar ve genç erkekler, Roma'nın şaheser saraylarında, kiliselerinde gezmektedirler. Herkes aşkını güzel yaşarken,14 Şubat gününde sevgililer birbirlerinden ayrılmayalım fikriyle, sırayla kiliseye girdiler. Festival çoktan bitmiş. Geriye kalan sevgililer ise sonradan geldiklerinden dolayı şehrin,uzun sokaklarını dolduran sıranın en arkasına geçtiler.
Kiliseye giren sevgililer,15 Şubat Lupercia Bayramını beraber geçirmek için birbirlerine mektup yazacaklardı.Sevgililer bir köşeye çekilip,gizli gizli mektuplarını yazdılar. Kızlar, erkeklerin 'benden daha da etkilenmesini dileyerek' mektuplara kendi kullandıkları parfümden sıktılar.Ve kızlar daha sonra mektupları erkeklerin sol cebine koyarlardı. Çünkü sol cep onlarda kutsaldı.Sevginin,sevgili günlüğünü sol cebe koymadaki amaç; kalbin sol tarafta olmasıydı. Kalbinde solda olduğunu bilen kızlar, o kalpteki tahtın sahibi benimle beraber vakit geçirdiğinden,'ben oturacağım'diyorlardı içlerinden. Bütün gençler, akşama kadar beraber olduktan sonra son veda busesini, birbirlerinin yanaklarına kondurarak evlere çekildiler.
Erkekler, evlerine vardıklarında mektuplarını açtılar ve okumaya başladılar. Hepsinin yüzünde bir sevinç vardı. Gözlerinde mektupları okurken, bugün yaşadıkları güzel dakikaların anları bir film şeridi gibi canlanırken zihinlerinde, bütün hepsinin gözleri yorulmuştu. Sanki hepsine aynı anda büyü yapılmıştı. Hayır, bu büyü değildi. Kızların mektuplara sıktıkları parfümün etkisiydi. O kokular erkekleri etkilemişti ve kızlarda rüyasında beni görsün diye sıkmışlardı.
Ve erkekler uykuya çoktan dalmıştı. Kızlar ise evlerinde 15 Şubat'ın çabuk olması için sabaha kadar volta atmaktaydı...
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre