Daha da tükeniyorum , oysa dipten çıkış biletim olması gereken her şey beni bilinmezliğimin karanlık ve kasvetli çıkmazlarına daha da sürüklüyor. Ölüm bu gizli tutsaklığımın , kurtuluşumu , yoksa başka bir tutsaklığa açılan bir kapı mıydı bilmiyordum.Bildiğim ve bilmekten rahatsızlık duyduğum tek şey HİÇLİĞİMDİ.Bu sizin tahmin ettiğiniz sonsuz doluluk göstergesi olan hiçliklerden değildi. Bu , yolun başı olan bi hiçlikti.
Yüreğime çöreklenen acıların ağırlığını taşıyamazken , şimdi kafamın içindeki o boşluğun beni çökertmeye çalışışını seyrediyorum...
Sahi kaç rengi vardı bitmişliğin....
Birileri duygularımı sanki alıyor ve yerine koca bir boşluk bırakıyordu Şayet bu boşuklar ağırlık yapmasaydı , pek şikayetçi olacağım söylenemezdi.
Gün geçtikçe kendimden biraz daha vazgeçiyor , biraz daha kapılıyordum , hiçliğimin rüzgarlarına...
Vazgeçmekten mi korkuyordum , yoksa vazgeçişimin acizliğimden olduğunu kabullenmekten mi . bilmiyordum.....
Ne kadar çok şey bilmiyordum.Oysa hayatın özü bilmek değil miydi ?
Özüm hiçliğime karışmış ve çıkmazlarım artık alışkanlıklarıma dönüşmüş , zorundalık saydığım hayatı , mecburiyetlerim doğrultusunda , yaşamaya çalışmaktan ibaretti her şey.
Sahi yeniden uyanabılecek yahut umut edebilecek miydim bilmiyordum ... git gide çoğalan soruların içinde cevapsız kalmak güçsüzleştiriyordu bedenımı ....
Duygularım paslanıyordu ve zaman aleyhime işliyordu . Bana iyi gelen ne varsa hepsinden teker teker uzaklaşıyor , onlardan vazgeçtiğimi sanırken kendimden vazgeçişimi seyrediiyordum....Kendime onca ezıyeti edebilirdim ama girdabıma sevdiklerimi cekmeyecek kadar çok sevmiştim...
KENDİMİ ÖZLEYECEĞİM VE SEVDİĞİM O GÜZEL İNSANLARI...
Bu yazıya 4 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre