Her insanın belli bir gücü, zaafları ve istekleri vardır. İnsan gücünü, kapasitesini, imkanlarını istekleri doğrultusunda kullanır. Gözünü diktiği noktaya ulaşmak için çırpınıp durur. Bütün zorlukları aşmaya karşı en büyük yardımcısı hayalleridir. insan hayal edebildiği sürece vardır. Hatta en fakir insan hayali olmayan insandır. Hayal noktasında kimse yargılanamayacağı gibi hayalin ucu bucağı yoktur.
Her insanın mutlaka bir hayali vardır. Hayatın hangi kesimin de yer alırsa alsın, kim olursa olsun her insanın yaşamaya hakkı vardır ve isteklerinin olması kaçınılmazdır. Ve bu isteklerimizin hayallerimize göre oluştuğu aşikardır.Çünkü Hayal kişinin kendisidir.
Peki insan bu hayallerine isteklerine karşı nasıl davranmalıdır? Hayal ile ilgili en kritik nokta burasıdır. Kişi hayalinin peşine takılıp gitmeli midir? Yoksa "hayal işte" diyerek kendini dizginlemeli midir?
İnsan nasıl mutlu ve başarılı olacaktır? Kendi kurduğu dünyasında mı ya da başkalırının onu içine hapsettigi yerde mi? Burada karşımıza insanın hayaline karşı inancı, azmi ortaya çıkıyor. Bir bakıma her şey bize bakar.
Nasıl mı?
Bir örnek size.
Bir kasap dükkanın da çalışan biri tatil dolayısıyla yurt dışına akrabalarının yanına ziyarete gider. Ziyaret esnasın da hayatını değıştirecek o broşür ile karşılaşır. Broşür de kendi yaptıkları işi çok daha kısa sürede daha verimli bir şekilde yapan makineler vardır. Sevinçle cebine koyar ustasına getirir. Ama beklediği gibi olmaz. Ustası broşürü buruşturup atar bir de sen bunlarla uğraşma git et doğra diye kızar. Ustanın bu tavrına karşı hiç birşey demez. Broşürü cebine koyar ve 2 yıl boyunca çıkarıp çıkarıp bakar. Öyle ki tüm arkadaşları onla alay eder. Şimdi ise bu arkadaşlarına acı acı tebessüm etmektedir. Nedeni, kendisi bölgenin en büyük ve güçlu et satış sahibi olmuştur. Arkadaşları ise hâlâ işçi ve ustası küçük dükkanın da et doğramaktadır.
Bazen hayatınızın dönüm noktası haylinize inanmak olabilir...
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre