Hangisini anlatsam bilmiyorum. Yürekteki yalnızlığı mı? Kalabalık yalnızlığı mı? Mantığıyla hareket eden insanlardan olamadık hep duygularımız öncelikliydi. Hızlıca yaşadık duygularımızı en uç noktasına kadar işte tam da bu yüzden tükendik, tükettik. Aslında kendimizdik ama yarı yolda bizi de kaybettik.
Bitmişliğin ortasında mecburi hizmet gibi çakılıp kaldık. İçimizden uğurlayamadıklarımız, özlemle acısını beraber yaşadıklarımız var. Karanlıklarda kaybolmuşluklarımız, kalabalıklar içinde yalnızlıklarımız var. Hoyratça gülmelerimiz, sessizce derinden ağlayışlarımız var. Hayat hayaller demek ise. Hayallerin olduğu yerde kırıkları da oluyormuş bunu hep sonradan anladık. Acı, çekmeyene kolay gelir. Hayal kırıklıklarımız battı kalbimize toparlanamadık. Yalnız kaldık yada yalnızlığı seçtik ne fark eder o da sevdi bizi işte. Ahtapot gibi sardı 4 bir yanımızı.
Bir çölde suyu arayan gördüğü hayalin etkisiyle bulduğunu sanan avareydik belki ama çok sevdik olmayacak hayalleri. Dilde kolaydı susmak kalp durmaksızın haykırırken. Sustuk .. Çünkü yalnızlar susmuş insanlardı kendi içlerindeki mahkumlardı.. Aydınlığın karanlık geldiği zamanlardı..
Ateşle duman gibi. Uğruna yandığımız tarafından terkedildik belki.. Yok oldu gidenler söndü ateş. Eskiden yangın yeri olan yürek dumana küs, kül oldu. Çünkü yalnızlık sevgili gibi her gece yıldızlarda gizleniyordu.
İlk çıktığında sürekli dinlenen ve sıkılınan bir şarkıydık artık. .. Üstelik "unutulmayanlar" dan da olamamıştık. Yalnızdık işte. .. kitaplara, şarkılara sığındık..
Sonra sustuk duyguları kağıtlara döker olduk. Kendimiz yazdık kendimiz okuduk.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre