Cem Yılmaz’ın oynadığı İftarlık Gazoz filmi beni eskilere, çocukluğuma, götürdü. Siyah önlük giydiğimiz ilkokullu yıllar, içine leblebi atıp içtiğimiz gazozlar, topladığımız gazoz kapaklarıyla oynadığımız oyunlar geldi aklıma. Gazoz kapakları benim için öyle önemliydi ki… Hatırlıyorum, sene 80’li yılların sonuydu. Annemle İstanbul’a teyzemlere gitmiştik. O zamanlar Otogar Topkapı’daydı. Otobüsten indiğimizde Topkapı’da, annem aceleyle minibüse yetişmemiz gerektiğini söylerken ben yerde gazoz kapağı toplamakla meşguldüm. Gazoz kapağı toplarken para bulmuş gibi sevinirdim. Tabi bir de gazoz denince Elvan gazozları akla gelirdi. Şimdiki gazozlar Uludağ, Sprite o dönemlerde yoktu.
Filimde, Gazozcu Kemali’in kullandığı üç tekerlekli bisiklet, bizim çocukluğumuzda da çokça kullanılanılırdı. Daha çok ilkokullu yıllarda, teneffüslerde okulun giriş kapısına konuşlanırdı bu tür bisikletler. Poğaça, halka tatlı gibi nevaleler satılırdı.
Daha sonra bu yıllarda olduğu gibi çocukluğumun o uzun Ramazan günleri geldi aklıma. 30 sene öncesini düşünün. Yine yılın en uzun gündüzlerinin yaşandığı Ramazan günleri ve o yıllarda yeni yeni oruç tutmaya başlıyorsunuz. Filimdeki Adem’in yaşadığı oruçlu halleri o şiddette yaşamasak da ona benzer duygular yaşadık. Mesela yaz tatillerinde – Çocukluğum Bilecik Osmaneli’nde geçti- biz de harçlığımızı çıkarmak için çalışırdık. Karpuz pazarında su satardık. Karpuz almaya gelen toptancıların kamyonlarının, traktörden kamyona naklini dört kişi bizler yapardık en uzun gündüzlerin yaşandığı o günlerde. Hatta bazen tarlalara gider, tarlalardan bostan toplardık yazın kavurucu sıcaklarında.
Çocukluğumun geçtiği Osmaneli, filimdeki gibi küçük bir yerleşim yeriydi. Aradan otuz yıl geçmesine rağmen o caddeleri, sokakları, Sakarya Irmağı… hala gözümde tütmektedir.
Arkadaşlarımızla gittiğimiz o unutulmaz Teravih namazları… Cami Hoca’sının çocuklara Kuran ve dini bilgiler öğretmesi.. Hatırlıyorum da ben de Kuran okumayı dokuz yaşımda böyle bir cami hocasından öğrenmiştim.
Filimin sonundaki sahne, Adem’in 1980 ihtilalinde hapse girmesi ve ölüm orucunun 61. gününde vefat etmesi. Çocukluğunda oruçlu iken bozduğu orucun kefareti miydi acaba?
Adem’in vefatının çekildiği sahneler çok etkileyiciydi. Cenazenin camiden mezarlığa götürülmesi, orada toprağa verilirken mezarına gazoz ve gazoz kapağı dökülmesi … Annesinin ve sevenlerinin feryad u figanları… Ve bunlar verilirken etkileyici bir müzik eşliğinde verilmesi yoğun bir duygu atmosferi yaşatıyor insana.
Yine bu son sahne her gün üçer beşer gelen şehitleri hatırlattı bana. Artık kanıksadığımız şehit haberlerini… Sonra onların aileleri, yakınları geldi aklıma…İşte beni hüzne gark eden bu düşüncelerdi. Neyse bu konuya hiç girmeyelim.
Belki İftarlık Gazoz’da bahsedilmesi gereken başka mevzular da vardı. Mesela Hasan’ın Devrimciliği, Halk Evleri, 80 İhtilali ve sonrasında Cezaevindeki Ölüm orucu…
Ama bütün bunlar bir yana bu filim bana –iki saatlik de olsa- çocukluğumu tekrar yaşattı.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre