Bu gün soğuk ve sessiz bir geceydi yüreğim birden ürperdi.Babam yine evde yoktu,o ahlaksız kadının yanına gitmiş olmalı.Evde tam yedi kişiyiz delice çarpan yürek sesleri kulaklarımda.Karşımda da dolu dolu bakan gözler görüyordum.Üzülüyordum bu duruma mutsuzdum,yüreğimde tarif edemediğim buruk bir acıyla doluydu.Annem ocakta pişen çorbayı indirdi, sofraya koydu.Tabaklar dolduruldu kimsenineli gitmiyordu kaşığa.Çünkü boğazımıza kadar acıyla doluydu bedenimiz ne yemek delip geçerdi o acıyı ne de bir bardak buz gibi soğuk su...Hüzün doluydu oda,kaşığı bıraktım ağır adımlarla halsiz bedenimi taşımaya çalışıyordum.Bahçeye zar zor çıktım.Evin hemen yanındaki erik ağacına baktım sarmaşıklar dolanmış etrafına, yalnız değildi en azından.Ama ben yalnızım hem de küçük bir sokak kedisinden daha da yalnızım.Keşke o sarmaşık beni de sarsaydı sıksaydı bedenimi hiddetle kan vücuduma dolaşmaz olsa ölsem keşke...Belki ölüm çözümdü benim için belki de değil..Bilemiyorum işte arkamdan ağlayacak kimsem olmasa bir dakika bile düşünmem atlarım hemen en yüksek yerden aşağı...Bu düşünceler içindeyken babam belirdi karanlığın içinden.Sarhoştu yine bir o yana bir bu yana sallana sallana geliyordu.Önce beni kestirdi gözüne temiz bir sopa attı bana.Daha sonra kollarımdan tutup havaya kaldırıp fırlatıp attı erik ağacının dibine beni...Tekrar gelip dövücek korkusuyla sarıldım erik ağacına bedenim acı doluydu, vurduğu yerler kabardı şişler sokuluyormuş gibi acı veriyordu.Zaten he yerim mosmordu.Dayak yaralarım elbet bir gün geçer ama ya içimdeki yaralar hiçbir zaman geçmezdi.Kapıyı açtı içeri girdi, evdekileri de kırıp geçirdi.Çığlıklar ve sessiz ve ince titrek feryatlarla doluydu oda.
Gözlerim kapandı birden uyumuşum farkına bile varmadım.Gözlerimi açıp uyandığımda sabah olmuştu.Yerimden kalkmaya çalıştım hızla eve gittim yokluğum farkedilip yeniden dayak yeme korkusuyla.Babam uyuyordu sanki dün akşamki cani o değildi melekler gibi uyuyordu. Aman ne melek ne melek...Tam yanağına bir öpücük kondurmak için yaklaşıyordum ki göz göz geldik.Aniden doğrulup bana bir tokat attı irkildim ,bu tokatın arkası gelicek diye hemen kaçtım ordan.Ortalıkta kimse görünmüyordu.Ne annem ne kardeşlerim vardı görünürlerde.Dışarı çıktım bahçe kapısını açtım uzaklaşmak istiyordum buralardan kaçıp gitmek istiyordum ama nereye hiçbir yeri bilmiyorum ki! Sokak sokak gezmeye başladım,hiç yorulmadan usanmadan ta ki boyacı bir çocukla karşılaşana kadar.Onu ilk defa görmemiştim hep bir tesadüf bizi karşılaştırıyordu.Bu defa kaçmadım ondan yanına gittim. Yaptığı işi seyretmeye başladım.Özenle gelen müşterilerin paçalarını kıvıryor,ayakkabıları ustaca fırçalıyor, cilalıyor ve boyuyordu.O kadar hızlı ve çevikti ki hayran hayran bakıyordum ona sanki bu işi yapması için özendirilmiş gibiydi.Böyle dalıp gitmişken ona bakarken birden bi ses duydum "Adın ne?" diye. Etrafa baktım kimsecikler yoktu. tekrar duyunca sesin geldiği yöne baktım boyacı çocuktu buadımı soran."Hülya" dedim korkak bir ses tonuyla.Ben de uğur tanıştığıma memnun oldum dedi.Böylece tanışmış olduk bizi birbirimize bağlayan, çeken bir şey vardı.Sohbet ettik biraz ama fazla sürmedi gitmem gerekiyordu.Benim yokluğumu anlarlarsa yine dayak yerdim.Koşa koşa eve gittim erik ağacının yanına gittim gölgesine uzandım.Dinlendikten sonra kalkıp annemin yanına gittim yanağından öpüp dışarı çıktım bahçeyi temizlemek için.Bir oyundu bahçe temizliği benim için,çöpleri topluyor, yabani otları ayıklıyordum.Birden birinin bahçe kapısından beni gözlemlediğini farkettim.Doğrulup baktım.Uğurdu bu çok sevinmiştim.Kimse beni umursamazdı beni görmek için gelmiş çok mutlu olmuştum.Selamlaştıktan sonra burda ne işinin olduğunu sordum.Beni görmeye geldiğini söyledi, sevincim ikiye katlanmıştı.İlk defa kalbim bu kadar hızlı çarpıyordu.Beni önemsemesi,beni görmeye gelişi,hem de bu kadar kısa süredir birbirimizi tanıyor oluşumuz...Hani yüreğin yerinden çıkıvericekmiş gibi olur da yaşamak için yeniden kanat çırpıp ait olduğu geri döner aynı onun gibi bir şeydi yaşadıklarım.Annemden oyun oynamak için izin aldıktan sonra uğurla beraber ayakkabı boyamaya gittik. Hem müşterilerin ayakkabılarını boyuyor hem de birbirimiz hayat hikayelerimizi anlatıyorduk.Onun hayatıda içler acısı...Bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var.Babası hapisteymiş.Annesi ve iki kız kardeşine bakmak zorunda kalmış bu küçücük yaşta.Gerçi benim durumumda pek farklı sayılmazdı.Bütün gün dolaştık ayakkabı boyadık,para kazandık.Akşama doğru evin yolunu tuttuk.O evine ben evime...Hayret kimse kızmamıştı bana geç geldiğim için.
Hemen uyumak için bir köşeye kıvrılıverdim.Çok yorulmuştum para kazanmak öyle kolay şey değildi.Hele ki benim yaşımdakı bir çocuk için.Ertesi gün uğurun yolunu gözlemeye başladım.Çok geçmeden geldi elinde de iki tane boya sandığıyla hem de.Artık bende tek başıma ayakkabı boyayarak evime para getirecektim bu meslekle.Sevinçle boya sandığını aldım uğura teşekkür ettimve işe koyulduk.Aradan baya uzun zaman geçti.Bu boya yaptığımız yerde çok para kazanıyorduk.Günde bir ise burada iki oluyordu günler böyle geçerken bir gün aynı yere boyaya çıkmıştık.Çok geçmeden büyük abiler geldi.Bizi azarlamaya başladılar burası bizim yerimiz burada ne işiniz var diye.Uğur diklendi abilere bizde ekmek paramızı çıkarıyoruz, çalışıyoruz dedi.Gitmem burdan ben siz gidin deyince kavga çıktı.Uğur yumruklara karşılık veriyor adeta çırpınıyordu onunla baş edemeyeceklerini anlayınca içlerinden biri bir bıçak çıkarıp bir kaç yerine sapladılar bir kaç defa. Ben dondum kaldım sesim soluğum çıkmadı bağırıyordum sesim çıkmıyordu.Bende korkmuştum ve öylece kalakalmıştım. Çünkü sinirli ve Allah korkusu olmayan insanların neler yapabileceklerinibenden daha iyi kimse bilemezdi.Uğur oracıkta can vermişti, şah damarını kesmiş aldığı bıçak darbeleri.Kimsecikler yardıma koşmamıştı içim öyle acıyordu ki yüreğim artık uçtu yaşamak istemiyordu sanki kanatlandı ve geri gelmek istemiyordu sanki...
İşte içimdeki buruk acılardan biri daha.Uzun zaman orada öylece kala kaldım.Polisler ve ambulanslar arabaları geldi.Uğuru götürdüler benide evime bıraktılar.Bu gün hiç unutamayacağım günler listesindeydi artık.Arkadaşımın hayatı gözlerimin önünde son buldu.Buna inanamadım şaka gibiydi sanki.Ama hayat var ben yaşıyor nefes alıyor acı çekebiliyordum.Bir kalbimi ağrıtan olay daha...Bu kalp bir gün duruverir belki, belki de daha nicelerine tanıklık edicek.Geride yaşadıklarım hep ileriye ışık tutacak.Ama ekmeğinin derdindeyken insanlar neden bu hale geldi ki eski zamane insanları ben şefte yaptım yan taraftaki esnaf kardeşim yapmadı benimki bozuk diğer tezgahtakiler taze diyen millet nerede?Adalet nerede, kardeşlik nerede?İnsanlarımız öyle bencilleşmiş ki sadece kendini düşünür olmuş.Kim ne yaparsa yapsın destek yok artık kimsede kalmamış merhamet kösteklik huy edinilir olmuş milletimize.Babalar da aynı ne evlat sevgisi ne eş muhafazakarlığı her şey bitmiş. Evdeki kadın dururken yabancı kadınlarla zina nerde adalet?Evdeki kadın kadın değil mi?Onun suçu nedir?Toplumda ahlak kurallarına uymamak evlilikleri çatırdatıyor.Adalet nerede ceza yok hiç bir hükmü yok aldatılmanın insan hayatının son bulmasının.Ne olur biraz daha duyarlı olalım değindiğim konu çok farklı değil herkesin başında var. Aile düzeni diye bir şey kalmadı bu konuya sessiz kalamazdım değinmek istedim.Sürçü lisan ettiysek affola....:)
Bu yazıya 1 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre