Geceleri yaz ayları en büyük sorunum olmuştur uykusuzluk, sıcak basmaları ve terleme, ince iç çamaşırlarıyla uyumamaya çalışmama rağmen rahat bulamam.Susuzluk hissiyle bir tıkırtıya uyamıştım, yatak odasından yeni bir atlet ve havlu alıp sırtımı kurulayıp atleti değiştirdim bu esnada dışarıdan gelen yüksek gürültülü motorsiklet sesi üslûba usgunsuz bir cümle kurdurdu.Mutfağa giderken koridorun ışı cızırdayarak bir yanıp bir sönüyordu.Daha önce defalarca kez kontrol ettirip değiştirmeme rağmen her ampül aynı sorunu çıkartıyordu.koridorda kediyle karşılaştım 3 yıl önce daha yavruyken petshoptan almıştım.Adını kedi koymuştum, yaratıcı bir isim bulmaya çalışıyordum, kimsenin aklına kedisinin adını kedi koymak gelmez diye düşünerek kedi adını vermiştim.Başını okşadıktan sonra mutfağa yöneldim o da peşimden geldi.Sandalyenin üzerine oradan da masanın üzerine sıçrayarak masadaki kültablasını düşürdü.Miyavlayışı hep affettirir kendini, yine miyavladı kızamadım.Gerçi hayvana kızınca anlayacak mı sanki, bende ki de iş işte.Bir bardak su doldurdum, uykum kaçmıştı salonda bilgisayarda bir film izlerim diye düşünmüştüm.Yönümü salona çevirdim ve salona girerken gelen esinti ve o "Oğlum."Diyen ses hayatımı karartacak korkulu günlerin habercisi olacaktı. Bardak elimden düştü, kırılan cam parçaları ve saçılan suya aldırış etmeden arkamı döndüğümde 4 yıl önce trafik kazasında kaybettiğim babam karşımda duruyordu.Kalp atışlarımı göğüsümde hissedebiliyordum, tüm bedenimi soğuk bir ter kaplamıştı,nefret dolu bakışları içimi kapladı. Gözlerimin içine bakarak üstüme doğru yürümeye başladı.Bana dokunabilecek kadar yaklaşmasına bir iki adım kala geri geri adımlar atmaya başladım, ayağımın altında keskin bir yanma hissiyle kayarak düştüm,bir kaç saniye önce kırdım bardağın parçaları çıplak ayaklarımın altında çıtırdarken ve ayağımı kesereken sürünerek bir kaç adım daha uzaklaşmaya çalışıyordum. Tüm odayı titreten, perdeleri sallayan, ışıkların yanıp sönmesinin eşlik ettiği güçlü bir ses "Senin yüzünden oldu!" Diyerek bağırıyordu ve ardından gelen kulağımdaki şiddetli çınlamaya ve beyaz parlak bir ışığa rağmen gözlerimi hafifçe aralamaya çalışıyordum.
Her yanım ter içinde ve susuzluk hissiyle uyanmıştım.Yaşadıklarımın hepsi bir rüyadan ibaretti ve bu bir nebze rahatlatsada babamın ölümünden kendimi sorumlu tutmam neden oluyordu sanki. Şimdiye kadar bu konuyla ilgili çok fazla kabûs görmüş olmama rağmen gerçekliği hiç bu kadar içimde hissetmemiştim. Terimi kurulamak ve atlerimi değiştirmek için yatak odasına gitmiştim. Bir yandan da misafir odasında çekyatta uyuya kalmamak konusunda kendime söyleniyordum. Sırtımı kurulayıp atletimi değiştirdim. Bu esnada dışarıdan gelen yüksek gürültülü motorsiklet sesi üslûba uygunsuz bir cümle kullandıttırdı.Koridordan mutfağa doğru yönelerirken her zaman ki gibi cızırdayarak bir yanıp bir sönen lamba beni yine endişelendirmişti.Kedi ben lambaya bakarken ayaklarıma sürelendi. Başını okşadım ve su içmek için mutfağa gittim. O da peşimden geldi.Kedim sandalyenin üzerine oradan da masanın üzerine sıçrayarak masadaki kültablasını düşürdü ve miyavlıyordu. Bu bana rüyamı hatırlattı.Aklıma gelen ve bildiğim tek dua Sübhaneke'i okudum. İçimi kabûslarımsa bile saramayacak içten bir korku sardı. Titreyen ellerimle suyu içip banyoya gittim.Elimi yüzümü bir kaç kez suyla yıkadım. Kafamı kaldırdığımda aynada...
Hikayenin devamını bir sonraki seride okuyabilirsiniz.Hikaye devam edecektir ve seriler halinde gelecektir.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre