Bugün yaşadıklarımız,geçmişteki hayallerimizin açığa çıkışıdır.Gerçeğin mayası hayaldir ve hayallerle yoğrulur...
Hayallerimize göre şekillenir tasarılarımız,düşüncelerimiz ve davranışlarımız.Ve bunların toplamı da gerçeği şekillendirir."Mantık,sizi A noktasından B noktasına;Hayal ise her yere götürür."demiş Einstein.Şimdi düşünüyorum da;ne kadar da sınırlı tutmuşum hayallerimi...Ne kadar daraltmışım ümit penceremi...Gerçekten de hayal ettiğim kadarını yaşıyorum hayatın.Evet,tam da böyle bir kurgu.Hayal ettiklerimiz bizi mutlu etmeye yeter mi bilinmez,ama düşlerimiz çerçeveler kişisel evrenimizi.
Gelecekteki mesleğimizi hayal ederiz,kazanacağımız üniversiteyi,kariyerle ilgili başarılarımızı,yaşayacağımız şehrin büyüsünü,hayatımızı paylaşacağımız insanları;eş,dost ve çocukları...Sıkı sıkı tutunuruz hayal uçurtmasına, solgun yeryüzünden ,gökyüzünün engin maviliğine kaçırsın diye...Gayret ve özverili bir süreçten sonra ulaşırız da...Evet,cidden önemsediğimiz şeyleri başarmak mucize gerektirmez çünkü.Buna rağmen tutunduğumuz hayal uçurtması sonsuza dek gökte tutmaz bizi,ya yumuşak bir iniş veya bir çakılmaya varan sertlikte olur serüvenin bitişi.Hayal,gerçekleştiği an tılsımını yitirir.Bunu gerçekleşen tüm düşlerinizden anlamışsınızdır zaten."Hedefe ulaşamamak trajiktir;ama daha trajik olanı hedefe ulaşmaktır."der Nietzsche. Herşey geçicidir çünkü.Hayalin sonu yoktur,büyüsünü yitiren düş yenisiyle yer değiştirir ve verdiğimiz öneme göre gerçeğin giysisini giyer.
Hayaller önemlidir,çünkü ,hem kişisel hayatımızın hem de insanlığın projesidir.Mesela;bütün bilimsel gelişmeler ihtiyaçtan doğar,ama gerçeğin iskeletini hayaller oluşturur.Dünün saçma ve olanaksız gibi görünen düşleri ,bugünün gerçeğini örüntülemiştir.
Hayallerinin sorumluluğunu almalıdır insan,çünkü; karakterin ve hayallerin kaderindir...
Bu yazıya 5 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre