Gözümüzü açtığımızda tanımadığımız, bilmediğimz bir yerde olsak, aklımıza ilk olarak buraya nasıl geldiğimiz, ne yapacağımız ve kimin getirdiği olurdu. Aklı kemale ermiş herkes bu soruyu dünya gemisi için sormuştur. Bu müthiş ve herkesin merak ettiği soruları cevaplamak için Rabbimiz elçiler ve onlarla birlikte kitaplar göndermiştir.
Tarihe baktığımız da Allah'ın emir ve yasaklarına hangi kişi ya da millet uymuşsa yükselmiş; aksi hareket eden insanlar ise kendini esfeli safilinde bulmuş. Bunun en bariz örneklerinden biri Asrı Saadet'te görülmüştür. Toplumun refah seviyesi o kadar yükselmiş ki fakir kalmamış insanlar zekat verecek kimse bulmakta zorlanmıştır. Tabii bunda şaşılacak bir durum yoktur. Ayeti Kerime de "Yaratan yarattığını bilmez mi hiç?" der . (Mülk 14) Elbette bilir. İşte Allah bizi tanıdığı ve 2 cihanda saadete ermemizi istediği için kemal-i merhametinden bizlere yol göstermiş bunun için kitaplar göndermiştir.
Müfessirlere göre son gönderdiği eşsiz kitabının özeti şu 4 kelimedir: "tevhid, nübüvvet, ahiret, adalet-ibadet." Yine bu konuları son mesajının özeti olan fatiha süresinde de işlemiştir. "Bizleri sırat-ı müstakim olan doğru yola ulaştır." (Fatiha 6) İnsanlık için imtihan burada başlar. Acaba kullar sırat-ı müstakim olan doğru yolu mu tercih edecekler yoksa hem nefislerine hem de başkalarına zulüm olan tefrit veya ifrata mı sapacaklar?
Sırat-ı müstakim doğru, düzgün ve sağlam yol iken ifrat aşırıya sapma; tefrit ise olması gerekenin aşağısında yer almaktır.
Bir örnek vermek gerekirse, insanın her şeye sinirlenmesi ifrat; hiç öfkelenmemesi yani sinirlenmesi gereken birşeye bile tepki vermemesi tefrittir. İkisi de dengeden sapmak ve adaletten ayrılmaktır. Sırat-ı mustakim ise öfkelenilmesi gereken yerde öfkelenmektir. Mala, cana, ırza vb. saldırı durumları gibi.
Tabi bu öyle anlatıldığı gibi kolay değildir :) insanın bütün imtihanı buradadır. Hayatın her alanın da her işinde ve her duyguda bunu korumak gerekir. Yoksa insan doğru yoldan çıkıp adaletten ayrılıp zulmedebilir. İnsan kimseye zulmetmese bile bu şekilde kendine zulmedebilir. Bu da bir zulümdür ve her zulüm gibi cezası vardır.
Rabbimiz bizleri sırat-ı müstakimden ayırmasın inşeallah..
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre