İstanbul'un Manevi Tarihi

Image title

İstanbul, Osmanlı tarihinde uzun yıllar başkentlik yaptığı bilinen bir şehirdir.Tahta geçen sultanların eşsiz mekanı olmuştur.                 

İstanbul'un gönül tahtına ise,eş zamanlı olarak hep bir gönül sultanı oturmuştur.Hükümdarlar tarihe yön verirken,onlar da hükümdarların dünyayı algılayışına yön vermişlerdir.Yani,aslında iki cihanın da gerçek sultanları onlardı.Tevazu,ilim,irfan,edep hep onların kılavuzluğunda öğrenilirdi.Şeyhülislamlar,Osmanlının kuruluşundan bu yana ,Şeyh Edebali'yle başlayan pırıltılı yolun seyrinde aydınlatıcı işlevler gördüler.                                                       

Onların manevi tasarrufu,öldükten sonra da devam eden bir bekaya mazhardı.İlham yoluyla edinilen bilgi bekaya bulanırdı çünkü, ve bütün zamanlara ulaşırdı.                              

Tarihten bugüne,Akşemseddin'den,molla  Gürani'ye,Merkez Efendi'den Eyüp Sultan'a  isimleri saymakla bitmeyecek bu gönül sultanlarının feyzi günümüze kadar ulaşmakta..İstanbuldan söz edip de ,bu şehri ayakta tutan manevi bekçileri zikretmemek,hatıralarına hürmetsizlik olurdu.Sınırlı bilgi ve görüşümüz onları anlatmaya ve hepsini saymaya  yetmez ama, en azından Şehrin dört büyük manevi bekçisi olarak bilinen bu bilge şahsiyetleri kısaca zikredebiliriz.

AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ(1541-1628)

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri'nin en bilinen yönü;dünya nimetlerini,içinde bulunduğu refahı,kadılığını terk edip nefsiyle mücadeleyi kazanış öyküsüdür.

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri'nin İstanbul'a geldiği dönemde, Osmanlı tahtında III. Murâd Han bulunuyordu.Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri,  İstanbul'a üstâdı Üftâde'nin vefatından sonra gelip yerleşti.Halkın gönlüne yerleşmesi ise hiç de uzun sürmedi.

Hüdayi hazretleri'nin  Üsküdar'da kurduğu dergâh, kısa zamanda her kesimden insana ulaşan ilim ve irfân ekolü hâline geldi. Dünyaya hükmeden padişahların alaka ve ilgisini üzerine çekti. Koskoca cihan padişahları bu gönül dergâhının  dervişleri haline geldi. Hükümdarlardan;III. Murâd Han, I. Ahmed Han, II. Genç Osman Han ve IV. Murâd Han, Hüdâyî Hazretleri'nin yakın irşâdına mazhar oldular. Hüdâyî Hazretleri, bunlardan IV. Murâd Han'ın kılıç kuşanma töreninde bizzat bulunmuş ve bir saray geleneği olan Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri'nin türbesinde, Hazret-i Ömer'in kılıcını yeni pâdişâha bizzat kendisi  kuşandırmıştır.

YAHYA  EFENDİ(1494-1569)

Yahya Efendi, 1494'te Trabzon'da dünyaya gelmiş,1569'da İstanbul'da vefat etmiştir. Osmanlı döneminde yaşamış sufi bir alim,arif ve şairdir.İstanbul evliyalarından sayılır. I. Süleyman döneminde  İstanbul’da müderris olarak görev yapan Yahya Efendi, devrinin tanınmış şahsiyetlerindendir. Osmanlı sarayında sözü geçen ve danışılan konumunda olan Yahya Efendi,hayatı boyunca Kanuni'nin istişare ettiği bir şahsiyet oldu. Yahya Efendi'yle ilgili olarak anlatılan pek çok keramet öyküsü vardır.Bunlara birçok kaynaktan ulaşılabilir.

Yahya Efendi, Emekli olduktan sonra ,Beşiktaş’ta pek çok bina,dergah ve vakıf kurdu, bölgeyi ağaçlandırarak imar etti.O bölgenin hem manevi ,hem dünyevi mimarı sayıldı.

HZ.YUŞA( M.Ö.1355)

İstanbul'un bir başka manevi bekçisi Hz.Yuşa'dır.

Hz. Yuşa, Kur’an-ı Kerim’de adı açıkça geçmeyen,buna karşılık, Hz. Musa kıssalarında kendisinden zımnen söz edilen bir şahsiyettir. Kur’an’da  bahsi geçen  kısımlarda,kendisinden peygamber olarak değil, Hz. Musa’nın yardımcısı olarak yaptığı işlerden bahsedilmektedir.

Tevrat’ta ise;Hz. Musa’nın ölümünden sonra ,İsrail oğullarına peygamber olarak görevlendirildiği belirtilir. Tevrat’ın sahih addedilen 39 kitabından birine Yeşu ismi verilmiştir.

Hz. Yuşa'nın, Beykoz Yuşa Tepesi'nde gömülü olduğu yönündeki inanış, Beşiktaş'ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşi Yahya Efendi'nin (1494-1570) manevi keşfi ile bağlantılı olduğu şeklinde yaygınlaşmıştır.

Hz.Yuşanın birçok mucizesi olduğuna inanılmaktadır.

TELLİ BABA

Telli Baba,yaygın inanışa göre; türbesi İstanbul Rumelikavağı’nda bulunan bir İstanbul evliyasıdır. Sarıyer ile Rumeli Kavağı arasında bulunan Telli Baba Türbesi'nin ,geçmişte olduğu gibi bugün de birçok ziyaretçisi bulunuyor.

Telli Baba Türbesi’nin yapılış tarihi  tam olarak bilinmiyor aslında. Bu konuda farklı rivayetler,görüşler ve  efsaneler bulunmakta.  Gerçek adı İmam Abdullah Efendi olan Telli Baba, Fatih Sultan Mehmet devrinde, orduda tabur imamı iken şehit olmuştur. 80 yıl önce de hastalıklı bir genç kızın onu rüyasında görmesiyle birlikte mezarı ortaya çıkarılmıştır. O günden sonra iyileşen genç kızın peşinden birçok insan bu türbeyi ziyaret etmeye başlamış. Bugün bile,yoğun olarak ziyaret edilen türbeye ait inanışın gücünü koruması hayrete şayandır.Çünkü,türbenin geçmişi hakkında tarihi kaynaklarda kesin bilgiler yer almaz.

Manevi tasarruf açısından, Telli Baba'nın;  Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdayi, Beykoz’da Yuşa, Beşiktaş’ta Yahya Efendi ile birlikte boğazın dört bekçisinden biri olduğuna inanılır.

Bazı velilerin yaşamları hakkındaki bilgiler tarihi kaynaklarda  tam doğrulanamasa da,İstanbul'un taşıdığı  manevi havadan onların feyzini hissetmek mümkün.

Aslında  İstanbul, güzelliğini onlara borçlu biraz da...İstanbul'un manevi bekçilerinin ruhu şad olsun...