İçimdeki labirentlerde dolaşmaktan ve karşılaştığım duvarlardan çok sıkıldım. Hep arkamda birileri varmışcasına kaçışlarım ve sonra sesszilğin içinde sağır edercesine susuşlarım ve sonra çığlıklar beni boğuyor. Kaybolup kaybolup kendimi buluyorum her seferinde aynı güne uyanmak gibi. Çaresizce dolaşıyorum içimde ve kimseyi bulamayınca üzülüp ağlamaya başlıyorum, sonra susup kendi kendimi teselli edip küçük bir kızın elinden tutup kaldırıyorum kuytu köşelerden çıkış yolu arıyoruz bulamıyoruz sonra oturup ağlıyorum. Döngü sürekli tekrarlanıyor ve içimdeki kayboluşler yokoluşlar hep bir sonrakine hazırlık edercesine bittiği yerden değil en başından başlyor. Yoruldum dost beklemekten, hani ışık hani su hani hava hep boş bir karanlıkta olmayacak şeyleri beklerken buluyorum kendimi sonra yine yeni yeniden ağlıyorum kaçıncı bu? Kime sorduğum bile belli değil deli saşmalarını yaşıyorum sonra aklım başıma geliyor sonra yine aklımı kaybediyorum. Koca kafalı çocukların çığlıkları geliyor arkamdan, koşuyorum sonra koşabildiğim kadar uzağa , düşebildiğim kadar düşüyorum boşluklara yoruluyorum ama koşmaya devam durmak yok.
birgün büyüyeceğim ben de üzerimi örten karanlığı elimin tersiyle itecek gücüm olacak diyorum Umut yin eglip oturuyor baş köşeye , yüzünde koca bir gülümsemeyle, umut mu veriyor dalga mı geçiyor bilmiyorum.Yine korkuyorum yine biliyorum bir sonraki kaçış başladı,bir sonraki kabus üzerime oturuyor nefes alamıyorum.. Çaresizlik var ya bu çaresizlik işte karabasanım bu, nefesimi kesen bu...hani ne zaman uyandıracaksın beni?
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre