Ölüme Koşarken Gülümseme Sanatı

Ölüme koşabilmek, koşarken gülümseyebilmek...Kulluğun en zoru, en fedakarcası, en ağırı,en değerlisi,en'lerin de eni ölüme koşmak.

Yaşarken başka yaşamlar için koşanlar ancak ölüme koşmanın tadını bilirler. Ve ancak bu uğurda ölmeye razı olanlar gülümserler.Peki biz ne kadar razıyız buna ve ne denli layığız? Ölüme koşuyor muyuz yoksa o bize koşmasın diye sebeplerden mi kaçıyoruz?"Çok yaşa!" mı diyoruz sevdiklerimize yoksa "Hayırlı yaşa, hayırda öl!" mü diyoruz? Etrafımıza her an gülümseyebiliyor muyuz ölümle yüzleşirsem En Sevgili'nin huzuruna gittiğimde güzel görüneyim diye? Veya birileri bizi güldürsün diye mi bekliyoruz?

 Ne uğurda yaşamla savaşıyoruz ya da hangi dava için yaşamımızı ortaya koyuyoruz? Yolumuz doğru mu, yoksa biz yanlış yoldayız da fark etmiyor muyuz? Akıbetimiz belli mi her birimiz emin miyiz emanetten? Pekala niyetimizi hayredip akıbetimizi de hayırda yarıştırıyor muyuz? Niyetler elimizde, gittiğimiz yolu ayaklarımız belirleyecek.Peki gidişattan kimi sorumlu tutarak sorumsuzluklarımızdan kaçıyoruz? Ellerimiz her an maddelerle temas ediyor da hiç göklerle buluşturuyor muyuz? Dua ediyor muyuz birbirimize yoksa "Aman kendim bi kurtulayım da günahlarımdan!" deyip en masum tevbeyi elimizin bencillikle kaplanmış tersiyle mi itiyoruz?

İmtihanlarımız farklı bambaşka kağıtlar bambaşka sorularımız var her birimizin.Herkesin soruları bağımsız zorluklarda, herkes birbirinin kağıdını görüyor da kimsenin mi elinden bir şey gelmiyor? Sorular klasik tarzda hep daha önce sınava girenlerin sorularından çıkıyor. Yaradan Furkan'ı da tutuşturdu ellerimize "Kurallar burada isteyen alsın okusun!Bu benden size bir lütuf" diyor.Kimisi sınavda olduğunun farkında değil, kimisi kendi kuralını kendi koyuyor. Her şeyi hesaba katıyoruz fakat hesaba katmadığımız bir şey daha var: Herkesin süresi farklı... Sınav ne zaman bitecek, bir sonraki soru ne, yaptıklarım yapacaklarım kadar zor mu kimse bilmiyor. Birisi ilk soruyla yüzleşirken bakıyorsun diğeri kağıdı bomboş bırakıp gitmiş." Nereye gidiyorsun, kurtarma sınavın yok!" demiyor kimse. Herkes kendi derdinde, eşref-i mahluktan kimsenin başını kaldırıp sınavda olduğunu gözleriyle görmeye mecali yok mu? Yoksa gözlere perde mi indi, kendi sorularını dahi göremeyecek kadar mı kör oldu herkes?

Bir de bakıyorsun ki arka sıralardan biri sınavını bitirmiş, yüzü gülüyor "Sen sınavda olduğunu nasıl anladın, sorular zor nasıl yaptın?" diyorsun. "Ben kağıdımı kimin hazırladığını merak ettim de şu kitabı vereni sevdim, kitabı idrak ettim ve sorularım zor olunca gayret ettim, bir de..."diyor."Bir de, başımı kaldırıp arkadaşa yardım ettim"...


Müslüman müslümanın kardeşidir Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz. Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir (HADİS-İ ŞERİF)

Etiketler: Esra Nur hikayeler