Bir kaç saattir yolda idiler. Aysun Hanım eşi ile birlikte iş yapmaktan çok hoşlanırdı. Kendi mutfakta iken eşinin de ne yapıyorsa mutfakta yapmasını isterdi. Şimdi ise memleketlerine tatile gidiyorlardı. Arabada beraber yolculuk yapmayı çok sever, yol boyunca mutlaka sohbet ederler, karşılıklı olarak bir çok şey öğrenirlerdi.
İçinden kocasına karşı derin bir sevgi hissetmişti. Ama bunun sevgiden öte saygı olduğuna kanaat getirdi. Kocası, hanımının emanet olduğunu biliyor, isteklerine cevap veriyor, onu seviyor, aldatmıyor, ilgi gösteriyordu. Bu o ân için aklına gelen ilk şeylerdi. Biraz düşünse daha neler sayardı. Kocasını bunlar için sevse bile kimse birşey diyemezdi ve sevilmeye layıktı. Ama o bunlar için sevmediğini farketti. Bunlar için sevmiyorsa ona bu kadar saygı ve sevgiyi neden duyuyordu? Zihnini zorlayınca ondan en çok etkilendiği şu ânı hatırladı.
Nişanlılıklarının 4. ayına girmişlerdi. Sohbet ederken Ahmet Bey, "Senden birşey istiyebilir miyim?" diye sormuş, tabii, cevabından sonra konuşmaya başlamıştı. "Beni hiç bir zaman kutsama olur mu? Benim kocam mükemmel!, her şeyi bilir!, her şeyden anlar! gibi düşüncelere girme. Ne olursa olsun ben de bir kulum ve acizim. Güç ve kudretim veye bilgim kendimden değil, Allah'ın lütfettiği kadar. Allah iyilik yapanları sever."
Aysun Hanım çok şaşırmıştı. Ahmet Bey sıradan biri değildi. Büyük bir şirkette önemli bir vazifedeydi. Üniversiteyi derece ile bitirmiş, hemen iş bulmuş, kazancı gayet güzeldi. Bu makamda birinin kibre kapılmayıp kendisinin bunları söylemesine hayretler içinde bakmıştı. Aynı zamanda kendinden de biraz utanmıştı.
O gün bir kez daha inanmıştı ki insanı güzelleştiren Rabb'iydi. İnsan ne kadar kulluğunu, aczini ve konumunu farkederse Rabb'i katında da insanlar yanında da o kadar değer kazanıyordu.
Aysun Hanım dalıp gitmişti. Eşinin şefkat dolu sesi ile kendine geldi. Sevgi dolu gözlerle ona baktı. Böyle bir eşi kendisine verdiği için Allah'a şükretti.
Bu yazıya 6 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre