Gelişen teknoloji yaşamı kolaylaştırdı,zevkli hale getirdi,iletişimin hızını ve doğruluk kalitesini de artırdı. Fakat bunları yaparken iletişim araçlarından birisi olan TV'nun icadı ilk günler sağladığı faydaları sağlayamadı çünkü ölçüyü kaçırdı ve sonuç "kaş yaparken göz çıkarmak" deyimiyle tam manasıyla ifade edilebilir hale geldi. Peki ne oldu da TV kendine bile zararlı olmaya başladı? Neler değişince TV'un o ilk kalitesi kalmadı? Kaliteden maksadım yapısal veya işlevsel değil, tamamen etkisel.
TV üretimsel becerisini artırdığı gibi insanların ona olan ilgisini de bununla doğru orantılı olarak artırdı. Fakat mesele Tv'den daha büyük:Programlar... Her gün yüzlerce kanalda birbirinden bağımlı veya bağımsız; amaçlı yahut amaçsız binlerce program izleyiciye sunuluyor. Daha doğrusu bir kısım izleyiciler diğer izleyicilere izlemeleri için faydalı olduklarına inandıkları renk renk programları "kakalıyor" desek daha doğru olur çünkü hiçbirimiz fayda veya zarar görmek için bu aptal kutularını izlemiyoruz yani en azından çoğunluk yalnızca izlemek istediği için izliyor. Hatta inanması güç ama depresyondaki bir kişi dış dünyanın güzellikleriyle mutlu olmak yerine kendini aptal kutusuna koymaya daha layık görüyor.
İnsanın düştüğü duruma bakar mısınız? Sıkılıyorsunuz bir nebze farklı şeyler görmek istiyorsunuz ki o da ne! Alakasız bir adada onbeş-yirmi kişi yaşam mücadelesi veriyor. Peki bu neden benim can sıkıntımı gideriyor veya faydası ne! Sonuç: Hiçbir şey. Aslında asla ilgimizi çekmeyecek olan olayları, yarışları, saçmalıkları ve asla fayda sağlamaycak olan dizileri, dandik satış programlarını öyle güzel yutturuyorlar ki her birimiz bunlardan zevk alır hale geliyoruz. Misal iki tane adam sokakta koşuyorlar kazanan mutlu oluyor kaybeden kazananı tebrik ediyor. Yeterince zevkli geldi mi anlattığım olay hayır. Çünkü süslemedim, ve kazananın kazanacağı bir mikroba (PARA) hikayemde yer vermedim.
İnsan ilgi duymak istediği şeye ilgi duyar, paraya ilgi duyan milyonlarca insan bedenli yaratık "acaba şu muhteşem harikulade yüce parayı kim kazanacak" merakıyla programı da yarışmayı da izliyor. Şimdi büyük bir kesim çıkıp "ben o insanların yaşamla mücadelesini ve birbirleriyle olan münakaşalarını izlemekten zevk alıyorum ve bana nasıl davranmam gerektiğini öğretiyor" derse başımı duvarlara çarparım. Yahu en bilindiğinden bir örnek vereyim bu ülkede her gün bombadır şehittir ölüm kalım yaralanmadır vs. bu tarz haberleri duyuyoruz da bizi etkiliyor mu? Yine de "Ben o insanları izleyerek nasıl davranacağımı öğreniyorum!" diyen kesim o gün acılı aileye, kasabaya artık her neyse saygı baabında hayatlarında bir değişiklik yapıyor mu? Ya da Afrika'da açlıktan ölen bir çocuğun haberini gördüğümüzde de kanalı değiştirip daha "ZEVKLİ" programları izlemiyor muyuz, yapmamız gereken tek şey en azından empati yapmak ya da o gün akşam yemeği yememekken?
Aslında etkilenmek istemesek hiçbir programın da bir etkisi olmayacak da sonuçta etkilenip etkilenmeyeceğini bile bilmeyen çocuklar da izliyor bu programları. Bir de uyarı levhaları var filmde, dizide sol üste konulan... +18 yazar mesela ya da +13 veya şiddet içeriklidir işaretinden. Elbette işareti koy koymasına da o kadar televizyonu üretmişsin, görüntü kalitesini piksel piksel harikalaştırmışsın o işareti oraya koymanın izlemeyi kafaya takmış meraklı çocuklarca kaale alınmayacağını akıl edemiyor musun? Hadi bunu düşündün bir katilin bir kızı deşerek kolunu bacağını keserek öldürmesi insanlığı ne kadar geliştirebilir ki? Üstelik bütün bu şiddet içeren programlar izleyen kesimi gerçekten etkiliyor. Evet etkileyici denebilir fakat bu etkinin koca koca insan kesimlerinin psikolojisine verdiği hasar olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Aslında insan ne zarar verdiyse kendine verdi, kimse git şu televizyonu al diye kimsenin başına silah dayamadı veya şu kanaldaki şu programı izleyeceksin demedi. Kimse kimseye de şöyle bir gerilim filmi çekmek zorundasın yahut şu adaya git de aç kal demedi. Haber kanallarına olan ilgi, bir yoksulun maddi manevi destek ihtiyacından daha çekici oldu yahut bunlar haber oldu da tokluktan kalpleri kokuşmuş kimselerin kıyafet seçinlerindeki şımarıklılık açlıktan ağzı kokanlardan daha çok cezbetti bizi. E ne yalan söyleyelim nerede bir doğru haber, gerçek yaşam, faydalı kanal varsa çok bilgili gelişmiş bir ülkenin çok bilgili insanları izledi de onlar mı fayda etmedi? Veya bu kanallar, programlar yasaklanmadı da para kokan zararlı şeyler yasaklandı mı ki insanlar gözlerini açıp gerçek şeylerle yaşamaya başladılar?
Velhaslıkelam kimsenin bu para deposu milyonlarca göz kapakları açıkken uykuda olan insan bedenli yaratıkları uyandırmaya gücü yok ya da gücü olanlar zaten uyutanların ta kendisi. İyisi mi biz birilerinin bizi uyarmasını beklemeyelim de kendimizi şu bağımlılık yapan kare şekilli alkolden kurtaralım.
Bu yazıya 6 yorum yapıldı.
Başarılar...
(Bir tebessümde yazıları içtenlikle yorumlayan Abdullah Bey'e. ☺
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre