Bir İkindiüstü Şiiri

Ruhumun mihenk taşını arıyorum bu ikindide

Ye'se gark olma savaşında  beynimdeki ifritler

Ki dünyam,umut nehirleri kenarında bir kenttir

İstisnasız,kayıtsız tecelli edilen rahmet tılsımıyla

Terk ediyorum bu kenti çarmıha gerili nefsimle

Şiarı kaymış tebessümlerden,huşusuz namazlardan

Devrimsiz sokaklardan

Başım önde,sebatlı,canı suya kanamış bedevi dirayetinde;

Gidiyorum.

Ki dönüşüm camlardaki buğuya kazınmıştır 


Sana izah edemeyeceğim sonsuz bir döngü bu

Bahsetmiyoruz cümlelerle anlatılabilecek bi devinimden 

Sade ve safî bir ruh çözebilir bunun gizemini

Ancak firari bir adam yutkunmadan anlatabilir soğukkanlı gidişleri

Çünkü

Kolaydır gitmek,dönüş çıkmaz sokak

Toprakları verimsiz coğrafyaları bir umut deyip çapalamak

Düzen isimli düzensiz savaşlara iştirak,

Emsalidir;

Dönüşler


Bir baharüstü vaktinde

Urgan hücrelerinden kuşlara kavuştuğunu sanan adam

Sabahları rüzgarın getirdiği narin kokuyu soluyamadı hiçbir zaman

Hür bir adam gibi de terk etmedi bu kenti zaten

Bir yükümlülüğü vardı üzerinde her sokak lambasının

Ve kaçış perdesinin altındaki sahte oyun

Yalan bir sûrete bürünen güzergahlar

Herkesten ayrı ama herkesle beraber

Bir rıhtımda huzur bekleyen bekâ içinde gemiler

Çağdaş bir ırmağın suyuna bürünmüşler.

O gemiler ki

Nadir okunan bir kitabın son sayfasında görünmüşler

O kitaplar ki 

Hayatın acımasız zümresini sayfalarından sökmüşler.


Gerisin geriye baştan dürülüyor zaman

Tanıdık gelmeye başlıyor köşebaşı

Bir an olsun zilletten kurtulur gibi oluyor insan

Hayır bitmedi 

Daha başındayız

Daha küfeye dolması gereken cennet kelimeleri

Daha insanlık namına ölmesi gereken insanlar var

Hayır bit-

me-

ye-

cek-


Hep bir ikindi vaktinde gelir aklım başıma

Güneş toplarken bavulunu,şehrin tozunu toprağını kaygısını

Dağların verdiği o engin edayla

Bitap düşmüş bedenimi alıp giderdim hayallerdeki semalara 

Lakin el pençe divandır

Hayallerimi de ortadan ikiye yaran bir sanrı vardır.

Fanuslarda kapalı kalır müşkül gençliğim

Daha çok anlatacağım derde gebe kelimelerim.


Yalnızlık büyük mesele

Bir kenti yalnız terketmek ondan da büyük

Öyle zaman olur ki

Kerpetenle sökerler adamın kaburgasını

Öyle zaman olur ki

Kefeninle arşınlarsın tüm meydanları

Öyle zaman olur ki 

İstiflersin tüm elem cümlelerini kasvetli kağıtlara

Öyle zaman olur ki

Zaman olmaz.


Bir uzun patikadır hayatımız 

Selamınını esirgemez yeşil giyen abiler 

Toprakla söyleriz biz kardeşlik türkülerini

Zaaflar yenik düşürür meramları

Ben terkederken şehrimi bunlar alaşağı edilirdi.


Acı şahlanır zarif bir yürekte dizginlenemez 

Bir cevap ister her posta memurundan

Yolcu yola çıkmış ölüm beklemez

Ölüm ki hayatın zirvesidir

Küçümsenemez.


Ziyan olan satırlar arasından bakıyoruz kâinata

Başa gelen her musibete karşı bin muhasebe terazimiz

Bir ikindi vaktinde kurulan mahkemede yargılanıyoruz

Bir de mazide kaybolan düşler kervanında 


Kuruntularla yoğruldu her batıl îtikad

Mayalandı,kabardı pişti,yendi

Bir ikindi vaktinde öldürüldü çocuklar

Esrarengiz bir şeklide de değil ha

Alenen,gözünüzün içine,en dibe soka soka.


Kaldırsınlar isterim cenazenin bir ikindi vaktinde 

Arkadan kimse ağıt yakmasın

Gönül koymasın kimse hakkım kalmasın

Sonsuzluğa çıkan bir yoldur bu

Bedenim toprak olur da

Davamız bitti sanılmasın.


Olmadı yapmadım 

Defalarca durulandımda 

Atamadım üstüme sinen sahte kent kokusunu

O lanet öyle bulaşmıştı yakama

Onca kisvenin altında yaşadım farkılaşmaksızın

Yaşamamaksızın

Cehaletin fink attığı her insan bedeninde

Uçurum kenarında 

Bir tren istasyonunda 

Bir kervansarayda yoğruldu aklım

Image title