Bu benim ilk yazım, umarım beğenirsiniz. Lakin beğenmezsenizde bunun için çabalamayacağım amacım beğeni toplamak değil. :)
''Merhaba çocuk. Bugün sana son kez seni nasıl özlediğimi anlatacağım. Son kez olacak, çünkü bugün seni ruhumda ki yaralar gibi sarıyorum. Tam anlamıyla iyileştiremiyorum lakin sarıyorum üstünü. Kapatıyorum, ruhumdaki ince çizikler gibi kapatıyorum üstünü. Kapatıyorum gözlerimi, siliyorum ruhumun ince derinliklerini. Çocuk, seni o kadar çok özledim ki; yazın bir kedinin suya hasret kalması, bir köpeğin sıcaktan gölgeyi araması gibi özledim. Hani yanımdan öylece geçip gidiyorsun ya, bakmıyorsun bana, görmüyorsun. İşte asıl canım o zaman yanıyor çocuk. Önceden her dakika sarılan ben şimdi bir bakmakla yetiniyorum. ''Çok güzel baktı be'' diyorum. Bu bile yetindiriyor çocuk. Ağlamıştın ya hani omzumda, silmiştim göz yaşlarını. Tek damla göz yaşın ruhumdaki bütün yaraların ilacı oldu. Lakin gözünden düşen tek damla yaş ruhumdaki en büyük yarayı oluşturdu. Özledim seni çocuk, sen hep derdin ya ''İçimden geldiği gibi yapıyorum.'' Bu sefer içinden gelmiyor mu? Benim içim sendin çocuk. Bırak içimi, kirpiklerimden saç uçlarıma kadar seni taşıyordum ben. Çok özledim seni çocuk, nefesini tenimde hissetmeyi özledim. Sesini özledim. Sesine her şeyi yakıştırdım da bir elveda sözcüğünğ yakıştıramadım ben. Seni çok özledin çocuk, seni her gördüğüm yerde gözlerimin dolmasından, yanımdan geçtiğinde kokunu almaktan, sana dokunamamaktan, bana yabancıymışım gibi bakmandan yoruldum artık. Sana gel demeyeceğim çocuk, gelsen de artık affetmem seni. Affetmeyeceğim çocuk seni, beni bu denli mutsuzluğa zorunlu bıraktığın için. Mutsuzluk hep omuzlarında hüküm giysin.''
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre