Kendi kabuğuma çekilmiş,hayatla olan bağlarımı neredeyse tamamen koparmış bir biçimdeydim.Hayattan heyecan duyamaz,yaptığım işten zevk alamaz olmuştum.İçinde bulunduğum hal neydi?Ergenlik psikolojisi,yalnızlık ya da salaklıktı muhtemelen.O sıralar bunu hiç düşünmemiştim.Ama insanın,herşeyin farkına varabileceği bir zaman geliyor.Benim o zamanlarım Aralık'ta geldi.
Ben de lisede,bu bölümde iş imkanı çok,deyip matematik-fen okuyordum.Ancak durum sanıldığı gibi değildi.Tüm gün sayısal derslere kafa yormak can sıkıcıydı.Sırf bu yüzden,aralardaki edebiyat,dil anlatım,sosyal bilimler gibi derslerde uyumak zorunda kalırdım.Okul bana bazen bir hücre,bazen de her gün o karanlığa girmek zorunda kaldığım maden ocakları gibi gelirdi.Buna bağlı olarak rollerim de hep değişirdi.Bazen af gününü bekleyen mahkumdum,bazen mesai saatinin bitimini bekleyen emekçi.
Her zamanki sıkılmışlığımla okula gittiğim bir gündü.Sabah geç kalkıp,kahvaltı dahi etmeden evden çıktım.Üstümde parkam,sırtımda çantamla otobüs durağına doğru ağır ağır gittim.Durak sırası,yer kapmak için birbiriyle yarışan teyzelerle doluydu.Oysa o gün hepsine,hatta bana bile yetecek kadar boş yer vardı.Gelen otobüse binip,oturduğum arka köşeye pustum.Şoför abi kaloriferi açmış,otobüsün içerisini iyice ısıtmıştı.Birkaç dakika içinde içim geçmiş,uyumuşum.Gözlerimi bir ara araladım,duraktan binen insanlara bakıyordum.Tam o sıra otobüse,sarı montlu,sarışın bir kız bindi.Daha iyi görebilmek için doğruldum.Arka tarafa doğru geldiğini görünce tekrar pustum.Hayatımda ilk defa ,otobüs camından saçlarımı düzeltim,üstüme çeki düzen verme gereksinimi duydum.Bu sırada kız iyice yaklaştı.Gözlerinin rengini farkettim,yeşildi.Yolculuk boyunca kaçamak bakışlarla Sarı Montlu Kız'a bakıyordum.Henüz adını bilmediğim için ona bu adı uygun görmüştüm.Sarı Montlu Kız.
İneceğim durağa gelmiştim.Kapılar açıldı ve indim.Arkamdan o da indi.Sonra hızlanarak beni geçti ve okulumun sokağına girdi.Bu demek oluyordu ki aynı okuldaydık.Bugün kesinlikle şanslı bir günümdeydim.Otobüste boş yer vardı,Sarı Montlu Kız benim okulumdaydı.Okul kapısında ona yetiştim ve arkasından seslendim."Bu beş lirayı az önce yolda düşürdünüz"diyerek elimdeki parayı uzattım.Teşekkür etti,aldı ve yoluna devam etti.O öğlen aç kaldım.Sonraki günler birkaç defa koridorda ona rastladım.Bu defa ben ona baktığımda o da bana bakıyordu.Yeşil yeşil.
Onu ilk gördüğüm anın üzerinden birkaç ay geçmişti.Sıcaklar artmış,benim parkam,onun montu bir köşeye kaldırılmıştı.Artık birbirimize parklarda rastlıyorduk.Yanında genelde iki kişiyle laflardı.Benim peşimde ise yığınla insan vardı.En az olduğumuz zamanlar beş kişiydik.Yine o anların birinde arkadaşlara ondan bahsettim.Hemen ardından hakkında çok sayıda yalan yanlış şeyler öğrendim.O ara bir arkadaş bana,seviyorsan git konuş,minvalinde bir gaz verdi.Kalktım,usul usul yaklaştım.Selamlaştık ve arkadaşlarının yanından uzaklaştık.Kısa bir tanışma faslından sonra,adının Yeliz olduğunu öğrendim.Bu,benim ona vermiş olduğum isimden çok daha güzeldi.
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre