Kendi öz değerlerinden yoksun bir toplum..Patlamaya hazır bir bomba..İçi çürük karpuz..İnorganik domates gibi dışı güzel içi tatsız acayip bir şey,yesen mi atsan mı bilemezsin..
Kendi öz değerlerine yabancı yetişmekten,kendi öz ananelerini,kültürünü bilmemekten bahsedeceğiz en nihayetinde..
Şüphesiz ki eğitim aile içinde başlar ve daha sonra ilerleyen yıllarda toplum içinde,okulda,caddelerde,sokaklarda ve bu bütünlüğü oluşturan diğer enstrümanlar dahilinde devam eder.Alt yapısı sağlam toplumlar,nesillerini sağlam temeller üzerinde yetiştirirken,altyapısı bozuk topluluklar ise nesillerine sahip bile çıkamazlar..Çıkamazlar,çıkamadıkları gibi başlarına da bela alırlar..Adeta kendi iç dinamiklerini zedeleyen,toplum fertlerine zarar veren tuhaf bir şey ortaya çıkarmış olurlar..
Günümüzde aslında evrensel bir sıkıntı olan ahlaki dejenerasyon sorunu var.Bireylerin içinden insanlık duygusunu sanki söküp almışcasına,iyilik,dürüstlük adalet,fedakarlık,şefkat ve merhamet gibi erdemlerin hızla kaybolması,merhamet duygusunun mualesef yok olmaya başlaması gibi..
Bu yoğun dejenerasyonun içinde sağlam kalabilmek,kendini koruyabilmek,nesillerine sahip çıkabilmek ne kadar zor görünüyor değil mi.Bütün bu erozyonun temelini de aslında kültürüne ve maneviyatına sahip çıkmamak teşkil ediyor.Öyleyse toplum olarak ne yapmalıyız?Yeniden ve acilen,Ahlak ve maneviyat ekseninde bireyler yetiştirme çabasına girmeliyiz.Hemde acilen...Bir an önce gezegenimizi saran bu girdaptan gençlerimizi ve çocuklarımızı kurtarmalıyız.Bu mesele,yemek yemek ve su içmek kadar acildir..O halde ne duruyoruz ki bu günden tezi yok hemen başlanmalı bu karanlık yoldan çocuklarımız acilen geri döndürülmeli,çıkarılmalıdır.Yani ne kadar fazla gencimiz ve çocuğumuz kurtulursa o kadar fazla kardayız..
Burada şunu sorgulamalı toplum.''Bu sorunun ben neresindeyim.Yoksa hakikaten sap gelip saman gidiyorum da bütün sorun bende mi!!''
Nefret,şiddet ve çatışmanın bol olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz mualesef.Çeşitli acılar,yakın komşularımızda ki savaş hali,zulüm,şiddet.Sosyal adaletsizlikler ve haksızlıklar..
Kendi yaşadığımız ülkeyi daha yaşanabilir kılmak,hatta yakın uzak etkileşim içerisinde olduğumuz bütün coğrafyaları kurtuluşa erdirmek bizlerin insani ve vicdani görevlerimizdir.Bu günden tezi yok bu meseleyi kendimize çözülmesi gereken en birincil sorun addetmeliyiz..
Hiç şüphe yok ki ahlaki erdemleri hakim kılarak,toplumlar arası ve toplumsal barış ve sevgi çemberi,huzur ve sükun sağlanabilir.Dünyayı içinde bulunduğu bu durumdan çıkarmak hepimizin en asli görevidir..
Sevgi ile kalın
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre