Ben Aybüke. 20 yaşında özgürlüğüne düşkün biriyim. Bu yüzden çevremdekilerle çok sorun yaşamışlığım oldu ne yalan söyleyeyim umrumda bile değil bu. Kendimi tek bir cümleyle ifade etseydim kanatları olmayan bir kuş diyebilirim. Aşırı derecede takıntılı , bir anda duygu değişikliğine girebilen, tam bir sanat aşığıyım.
Beni en çok mutlu eden şeyler genelde hiç kimsenin sevmediği sıkıcı şeyler.
Mesela gidip sahil kenarında bir çay bahçesinde oturup saatlerce müzik dinleyip mutlu olabilirim ben.
Mesela yalnız gezmeyi, alışveriş yapmayı, bir cafede kahvemi yudumlayıp kitap okumaya bayılırım.
Mesela geceleri yıldızlara, gündüzleri bulutlara bakmaya bayılırım.
Mesela son ses rap müzik dinleyip transa geçebilirim.Böyle küçük şeyler beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor işte.
Yemekte makarna varsa mutlaka ekmekle yerim. Bazen canavarlaşıp iki-üç porsiyon yerim yemeklerimi. Bunun en güzel tarafı kilomu hep koruyabilmem olmuştur. Çevremde hep imrenilen biri olmamı sağladı bu. Geçen arkadaşlarımı bize davet etmiştim akşam yemeğine. Hepsi ilk porsiyonunu yerken ben o anda ikinciyi bitirmiş tatlıya geçmiştim. Ve buna rağmen hiç kilo almıyorum çok şükür.
Annem dünya tatlısı birisidir. Tam bir melek diyebilirim şeytanlıklarını görmezden gelirsem. Bir insan bu kadar nasıl açık gözlü olur yarabbim. İnanın ben bile hayret ediyorum. Aynı zamanda çok güçlü bir insan benim annem. Onca zorluğa karşı tek başına ayakta durabiliyor.
Babam kardeşimin doğduğu gün hastaneden çıktı çiçek almaya gidiyorum diye. O günden beri görmüyorum onu. Haber alamıyoruz. Tam 14 sene oldu. Kardeşime birine nefret duyarak büyümesini istemedik diye söyleyemedik. Ben nefrette etmiyorum. Onu öldürdüm içimde. Kardeşimi bir kez olsun kucağına almadan çekip gitti diye nefret edecek değilim ondan. Karşıma çıksa yüzüne bakmam ama o ayrı konu.
Abim var bir de. O doğuştan melek. Allaha dua sebebimiz,bereketimiz,şükrümüz o bizim. Abim doğuştan yüzde 91 zihinsel engelli. Aynı zamanda kalp hastası. Bir çok rahatsızlığı var. Tedaviyle geçiyor ömrü. Bir özel eğitim kurumuna gidiyor sürekli. Ben mutlu olduğunu gözlerine baktığım zaman anlayabiliyorum.
Ve kardeşim... Ah benim doğuştan talihsiz kardeşim. Babamı resimlerinden gördü hep. Bir kez olsun yüzünü görmek nasip olmadı ama olsun böylesi hayırlı olanmış. Şimdi kocaman çocuk oldu. Tek bir hayali var pilot olmak. Evi uçak maketleriyle ve posterleriyle donattı resmen.
Ve ben... Tam 6 yaşında başladı benim anneliğim. Babamın gittiği o gün evin minik annesi oldum ben.Annem çalıştığı için kardeşlerimle ben ilgilendim. 10 yaşına kadar hep komşulardaydık. Annem bizi emanet eder işe giderdi. O süreçte ben badigart gibi sürekli bir kontrol çabası içerisinde kardeşlerimi korur kollardım. Erkek gibi büyüdüm kısaca. Çok güçlü büyüdüm içimde kocaman bir boşlukla. O hep eksik kaldı. Hem bende hem kardeşlerimde. Baba sevgisi...
Çevremde pek sevilen biri olmadım. Hep dik kafalılık hep liderlik hep bir mücadele bir yarış. Sevilmedim bu yüzden pek.
Ben ve ailem buyuz işte. Şu satırlara sığdırabildiğim 497 kelimeden ibaretiz. Biz o 497 kelimeye bir hayat bir çok acı ve mutluluk sığdırdık işte. Şu an yaptğım gibi yazıyorum sürekli. Döküyorum kederimi paylaşıyorum mutluluğumu satırlarla. Kelimelerle mutlu oluyorum ben. Okuyunca da dalıp gidiyorum işte. Kimsenin sevemediği biriyim doğru ama benim gülüşümün arkasındaki kederi şu ana kadar hiç kimse görmedi ailemden başka. Görmesinler üzüntümü,sarsılırım. Üzülürüm. 14 senedir bir kişinin bile ağlatamadığı beni bir kişi gelip ağlatırsa yazık ederim kendime.Hepsi bu...
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Geniş ruhlu insanlara, dünya dar gelir. Yalnızlığın sebebi içindeki sonsuz evren. Bütün hayat boyu tek başına olabilirsin ama bilmelisin ki o ruh yokolana kadar yalnız değilsin. Derinlikli ruhlar asla yalnız değildir. Tek bir kişi olamayacak kadar canlıdır. Umarım mutlu olursunuz. Böyle ruhların varlığı, beni dünya için umutlandırıyor..
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre