arzularının başka rengiydi her zaman söyledikleri. pahalı sözlerle süslerdi kelimlerini zaman zaman.doğrularını yanılttığında çirkinleşmek elinde değildi.kuvvetli heycanları vardı.kavgaları güzellikten soyutlanmış haliydi genelde.eskimiş bir saatiyle yakalardı anını. mantıklı konuşmaya çalışırken borçlanırdı iyimser duygularına. müptelası olmuştu uğrunda her şeyi yapmaya hazır fikirlerinin. bu gün farklıydı bir önceki günden
düşüncelerini eski dostu Saraya toparlamayı başardı.Sara oldukça masum, şefkatli biriydi onun gözünde son zamanlarda. bir sigara yakıp bir şeyler içmeye karar verdi.yaklaşık bir saat vardı Sara'nın kendisini ziyaretine. ne konuşacağı hakkında hiçbir fikir sahibi değildi. kahvesini yudumlarken neyin muhasebesini yapacağına karar veremedi.
ilginç bir tavırla ayağı kalkıp aynaya yöneldi. birden bire gözüne yüzünde hoşuna gitmeyen yılların tefsiri ilişti. zamanın mahvolmuşluğunun masum tablosuydu karşısındaki.birden afallayarak yüzünü döndü aynaya. yoksa şuurunda eskitmeden beklettiği nefret kusan, hatırlayabildiği geçmişi miydi bu gün onu buraya getirecek olan? eskiyi hatırlaması imkanısızdı. sersemledi. yavaşça odaya yöneldi ne yaptığını bilmez bir sersemlikle bir köşeden bir köşeye yöneliyordu.doğruyu gizleme isteği uğruna işkenceleşmiş yalanları hesap mı soracaktı bu gün benliğine? her şey için çok geçti artık. yorgun ve suçlu hissetiği bedeninin anı kabullenişi çok zor olmadı. olacakların düşüncelerindeki sorgusu kayıp gitmşti zamanın içinde. kapının çalmasıyla aysarlaşmıştı.
adımları her saniye onu savunamadığı düşüncelerinin verdiği endişenin sahte soğuk kanlılığına büründürüyordu.kapıyı açtığında Sara'nın suretini, yaşadığı suçuluk duygularının arasında kaybediveriyordu. benliğindeki bu amansız münakaşalara son verip duruma odaklanması gerekiyordu. hiçbir şey demeden içeri giriverdi Sara. baş köşedeki koltuğa oturdu.acı bir gülümsemeyle selamladı karşısındaki adamı.adam geçirdi içinden tatlı bir pişmanlık duygusuyla;geçmişinde etrafına yaşattığı acı duygular karşısındaydı bu gün tüm benliğiyle.pişmanlıklarla dolu bir geçmişi vardı adamın ,pişmanlıkla terbiye edemediği verilecek hesapları...çok çektirmişti yaşlı kadına.eski yaşanmışlıkları vardı. hayatı boyunca yaşadığı sorunlar çekip giderken bedeninden,arkasında alzheimer illetini bırakmıştı yaşlı kadına...bu günde yaşanmışlıkların hatırlanmasından korkuyordu adam.karşısına oturdu Sara'nın.suçluluktan müptezel olmuş duygularını bir kenara bırakıp Sarayı dinlemeyi karar kıldı.Sara'nın şüpheci anlamlandıramadığı düşünceleri, konuşmalarını soyutluyordu .bir kaç kelime söylleyiverdi sonunda alaycı bir gülümsemeyle kadın;adam şaşkın gözlerle dinlemeye koyuldu
-sana borçlu olmak istemiyorum.yarın oğlumun ayarladığı bakım evi, kendimi daha iyi hissedeceğim son günlerimi de beraberinde getireceğini düşünüyorum
kusursuz bir masum gülümsemeyle tamamladı sözlerini
-bilirim unutkanlığımın arttığı şu günlerde, beni yanlız bırakmayarak, ziyaretlerinizle beni önemli hissettirdiğinizi açıkça söylemek gerek.bu kısa süreli arkadaşlık beni içinde bulunduğumuz; anlamdıramadığım, toparlayamadığım, vakitlerin en iyi zamanlarıydı.iyiki sizleri tanımışım
diyerek küçük çantasından adamın ona geçmişte hediye ettiği, aynısından şu an kendisininde kullanıyor olduğu eski saati ona uzatınca ,düşüncelerinin en boğuk köşesinden bir damla süzülü verdi yanaklarından.garipti...hiç bu kadar savunmasız olmamıştı haksız düşünceleri.kadının haykırmasını istiyordu kendisine, hesap sormasını,acizliğini savurmasını istiyordu yüzüne.geçmişin acı nefretini duymasını istiyordu kendine
geçmişinden bu yana adamın ön yargılarıydı arkasında kusurlu bedenler bırakan... Sara'nın ön yargılardan arınmış şuursuz hisleriydi bu gün onu buraya getiren.bu kez çaresizliğin en ötenazi haliyle tuttu geçmişte bıraktığı eli. bir kaç kelime çıkıverdi kadının ağzından, şuursuz bir kahkağayla
''bu saat hep beni hatırlatacak'' dedi.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre