Gözlerimi açıp saate bakınca şaşırdım. Daha sabah olmamış ve saat 04:37. Daha şaşırdığımsa uyanır uyanmaz zihnimde bir zaman önce yaşadığım -belki de yaşadığımı sandığım- küçük mutluluklarımın, küçük heyecanlarımın film şeridi gibi karşı duvara yansımasıydı. Öyle ki dakikalarca duvarda bir noktaya odaklanmamın başka bir açıklaması olamazdı. Bir çalar saat kurmuşçasına gecenin bir vakti uyanıp seni düşünmemin anlamı neydi?
Bilinçaltımın bana oynadığı bu oyunu sorgularken çok değil kısa zaman önce gerçekten mutlu hissettiğimin farkına vardım. Şimdi bu satırları okuyunca üstüne alınmayacak, belki de bu satırları dahi okumayacak birinden bahsediyorum.
Evet, en güzel hisleri yaşatıp en acıtan yaraları açan kişi aynı kişi olabiliyormuş. Ama siz hiç bir zaman nefret edemiyormuşsunuz. Hayatta belki de çok az kişi böyle güzel sevilirmiş. Onun da kıymeti bilinmiyormuş. Her gece daha yorgun uyuyup her sabah daha kırgın uyanmanıza sebep de sevgisizlik olabilirmiş.
Yarınlara umutla bakılabilirmiş.
Hayaller kurulabilirmiş.
Günler, aylar belki de yıllar geçiyormuş. Alışıyormuşsun.
Ya da git gide hissizleşiyormuşsun.
Ölüyormuşsun.
Ama onun bundan haberi bile yokmuş.
Bu yazıya 6 yorum yapıldı.
ne güzel söyledin.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre