Kristalize düşlerim nadide parçacıklarına veda ediyor. Elmasi bir buzdağı, azurmavisi taşlara bölünüyor. Ida' nın zirvesinden aşağıya yuvarlanan gizemli cevherler, aklımın derinliklerindeki sırları ortalığa saçarken oldukça mutlu. Hayallerim cam kırıklarının kurduğu bir dünya. Hiçbir şey net değil. Parçalar bütünü limelemişken, beynim; yansımaları isimlendirme çabasıyla gözlerimi kemiriyor. Hala nereye baksam seni görüyorum. Binlerce parçada seni görmek..Dayanılmaz bir acı. Üzerinde raks ediyor bedenim, cam kırıklarının. Canım acıyor, bedenim kanıyor, yanıyorum..
Sahiden sevginin sırları sonsuzluğun sınırlarındaymış. Aslında aydınlık, aşkın atfettiği asortik ambians. Farkındayım, farkındalığın farklılığının. Fakat neyi değiştirir ki benim anlamış olmam sensiz bir sabahı. Sonuç hep bozgun, sonu hep aynı..
Ah benim o gezengenlerin bütün ışıltısını, evrenin bütün derinliğini ,hiçliğin bütün benliğini içerisinde bulunduran gölgesine taptığım. Ölmek istiyorum aşkı hissettikçe. Nüksettikçe duygularım, duymak istiyorum. Duymak istiyorum sesini, çünkü seni istiyorum. Ah ne denli erişilmez bir aşk benimki bir bilsen. Kokunu emmeyi diliyorum. Görüyorsun, sözcüklerim darmadağın, anlam haritam bile seni gösteriyor.. Pusulam sensin, yolum sensin, kavgam sensin. Bırakta uğrunda var olduğum krizantem, güneşe ersin. Gün eşin benim, soluğun tenim, sonun bedenim. Ne olursa olsun susma, ben hep dinlerim..
Ah benim, gezengenlerin bütün ışıltısını, evrenin bütün derinliği, hiçliğin bütün benliğini içerisinde bulunduran gölgesine taptığım. Biliyorum ki bu erişilmesi imkansız bir düş. Düşüş sonu olmayan bir boşluktan, acısız bir ölüş. Gerçek üstü evrenimin kar tanesi ol kiraz dudaklı sevdiceğim. Sana itafen yazdığım şiirlerim soldu. Nerede bir ömür beklediğim..
Sahiden sevginin sırları sonsuzluğun sınırlarındaymış. Aslında aydınlık, aşkın atfettiği asortik ambians. Farkındayım, farkındalığın farklılığının. Fakat neyi değiştirir ki benim anlamış olmam sensiz bir sabahı. Sonuç hep bozgun, sonu hep aynı..
Bu seslenişim saçlarına düşen yağmur taneleri gibi sarılsın beyninin aşk dolu kıvrımlarının kıyameti çağıran yalnızlığına. Neden yalnız bu varlığın temeli olan ilahi dönenceler? Kutsal bir dokunuşun yarattığı bu aşk dolu şaheseri benim uzman ellerimde bambaşka bir mutluluk seviyesine erişmesini engellemek senin haddine olmadığı gibi beni senden mahrum kılmakta hiçte üzerine vazife olmasa gerek. Üzgünüm böylesine zalimce dillendirilmemeli acılar. Ama bilmelisin ki bitmeyecek sana bu haykırışlarım. Bitmeyecek, sonsuza dek sürecek bu yalvarışım.
Sanma sadece seni söyledim.. Sevgiden sözettim soranlara. Sonsuz sensizliğime sakladım sözleri. Sandımki senle silinir satırlar sayfalarımdan. Sonra sen söylettin sarıp sarmalayıp sayfaları sakince. Sakince sırları sarfettirdin sensizliğimin solgun saçaklarına. Solmuş saçaklar seninle sümbüllendi.. Sürgündendi saklanışım.. Sürüklenmektendi.. Sadece soyutladım sabahın sensizliğinden sevgimi. Suyca saydam, spiral, sevinçliydim senin sözcüklerinle, senle...
Ah benim, gezengenlerin bütün ışıltısını, evrenin bütün derinliği, hiçliğin bütün benliğini içerisinde bulunduran gölgesine taptığım. Kristalize düşlerim nadide parçacıklarına veda ediyor. Elmasi bir buzdağı, azurmavisi taşlara bölünüyor. Dönüyor sevdiğin, yaradılışın kucağına, sönüyor sevdiğin o ışık, ölüyor...
Sar beni kollarına, şarapkırmızı eriyik damlalar dudaklarından aksın. Sal geri yollarıma; raks eden bedenim; saçlarım yere değecek kadar eğilip, aşk dolu ellerinle doğrulsun. Sevgini; sevginin sevgilimi sevdiğince seviyorum ,sevdiğim..
Bu yazıya 1 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre