Toprak Ana'yı mı öldürüyorlar?

Küçüktüm, kenar bir mahallenin, kenar bir sokağında üç katlı beton bir evin birinci katında yaşıyordum. Her sabah uyanan Toprak Ana' ya günaydın derdim, arkadaşlarımla ilk işim çamur yapmaktı, gönlü yumuşacık olan toprak ana istediğim şeyi veriyordu.  Minnacık ellerimin komutasında istediğim şeye dönüşüyordu. Hayal gücümüze güç katıyordu bir sürü çamurdan tandırımız vardı tabi bunlarda ekmeklerimizde pişiyordu çimenleriyle gözümüzü gönlümüzü açıyordu toprak Ana . Bir gün evimizin , hemen yanına kocaman dişli bir demir geldi bu demir korkunç bir ses çıkarıyordu ve dişlerini toprak Ananın bağrına saplayıp deliyordu kocaman bir delik meydana geldi sonra bir sürü amca ellerinde tuğlalarla geldi çuvallarda gri bir toprak vardı bunu çamur yaptılar . Toprak Ana nın bağrına kocaman bir ev diktiler o günden sonra bizim evde yaşamak istemedim küçük bir çadırda yaşamak daha cazip geldi…

Her gün bir bina diktiler Toprak Ana'nın bağrına kocaman kocaman artık dip dibe el ele vermiştiler binalar yeni bir yüzü olacaktı Toprak Ana'nın konuşmayan, gülemeyen , yüzüne bodoks yapan  bir kadına benzedi o da ne olduğunu anlamadı nankör mü çıktı yavruları anlamyamadı ama gittikçe hava alamıyordu çok gürültü çıkıyordu  ,  rak raak raak  , çat çat çat   Düüüd bu gürültü de neydi bilur sesli bülbül konser vermiyor sesi soluğu çıkmıyordu , hiçbir şey duymuyordu artık beyaz başörtülü şıkır şıkır şalvarlı nineler ve anneler oturup konuşmuyordu . Nerden haberi olsun ki bir deniz kenarında iki tane yaşlı amca oturmuştu, orda henüz Toprak Ana'nın algıları yok olmamıştı denizle bitişik olduğu için , yaşlı amcaların tüm korkunç diyaloguna şahit oldu, Toprak Ana demek demek evlatlarım ,artık bana düşman oldu bilinçsizce üzerimi örttüler, beni gömdüler üzerime yüksek yüksek süslü taşlar diktiler . Neden yaptılar bunu, artık nasıl görecem ben onları ya buğday ve meyvelerini nasıl yetiştirecekler , artık o küçücük elleriyle pembe yanaklı çocuklar mini mini ziyareti me gelmeyecekler mi, ben onları kırmızı ve sulu elmarımdan yetiştirip veremiyecek miyim? Bunları düşünerek pek hayıflandı.

Amcalar devam etti hey gidi, günler hey ! toprak Ana'yı öldürdü yeni nesil, neymiş efendim konforlu yaşam ,akıllı ev deyip yıktılar bu gökdelenleri, miss gibi toprağa rahat edecez diye  ,ciğerlerimizin damarlarını koprdılar artık ne yiyecek kaldı .     Bu mevsimde        her evin bahçesinde renga renk çiçekler meyveler vardı. Toprak Ana çok üzüldü bu duruma kahroldu herşeyi öğrendi şimdi ne olacak peki ne yapacaz diye gelen her bir dalgaya nir parçasını verdi . Parçalandı adeta kıymetini bilemedik onun kanını canını kuruttuk aynı zamanda kendimizin kinide. Her geçen gün daha da aksi oluyordu evlatları artık onlarında yüzü buz kesilmiş , tatlı tebessümlerini zaten görmüyordu artık kahkahalarıda duyulmuyordu . Sadece uzun uzadıya sert papuç sesleri ve garip garip sloganlar .Ve korkunç bomba sesleri, bazı yerlerde çığlık bazı yerlerde ağlama sesi … Bir türlü ne olduğunu anlayamadı Toprak Ana , ama her ne oluyorsa çok acı vericiydi ki bu ağlama sesleri durmuyordu, susmuyordu evlatları …Ve her geçen gün kazmalarla bir delik açıp oraya bir beden gömüyorlardı , Toprak Ana ,hem beni hem de kendilerini …Demek ki sessizce kalan parçalarını gönderiyordu denize dalgalarla sesi karışıp uzaklaşıyordu yavaş yavaş miniklerim elbet bir gün elbet bir yine bir gün …