Çocukluğumuzda akşam ezanı okunduğunda başımıza birşey gelmesin diye pencereden bizi eve çağıran annemize; "ufff anne, gelmiyorum işte, sanki senden korkayrım" diye söylendik, annemiz oklavayı malum yerlerimizde kırınca akıllandık...
Okulda iyi bir geleceğe sahip olalım diye bize ders çalışın diyen öğretmenimize atarlandık, tahta pergelin metal ucu parmaklarımıza değince akıllandık,
Trafikte ölmeyelim, sakat kalmayalım diye bizi durdurarak emniyet kemerini takmamız için uyaran polise "sen benim kim olduğumu biliyormusun" dedik, bilmiyormuş, cezayı yedik akıllandık,
Camide cennete gidebilmemiz için bizi sadaka vermeye teşvik eden hocaya "nasıl bir din böyle 30 yıldır hep aynı şey,bu din neden hiç değişmiyor!!!" diye söylendik, cemaat birleşip bizi rahleyle dövünce akıllandık,
Koskoca bir imparatorluğa sahiptik, herşeyden şikayet ettik, güzelliklerini göremedik, sahip çıkamadık, birbirimizi yedik; yedi düvel işgal edip, Kurtuluş mücadelesini verince akıllandık.
Biz arabamızın satınca, eşimizin kaçınca, işimizin kovulunca, sağlığımızın elden gidince anladık önemini. Büyüklerimizin ise ölünce....
İşte tam bu yüzdendir ki tüm değerlerimizin önemini kavrayarak akıllanmamızı "musibetini görmeden evvel" sağlayacak ölçüde zihin açıklığı versin ALLAH bizlere.
İş işten geçmeden...
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre