Artık insanların, sırlarının tek sahibi olması mümkün değil gibi. Bu devrin kaleminden kâğıdından bile korkmalı. Bizimle herhangi bir nesne arasındaki alışveriş sadece o âna mahsus değil artık. Her şey bulunma ve bilinebilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Daha kötü şeyler de meydana gelmekte. Örneğin; insanların kendi yarattıkları objelere dönüşmeye başlamaları gibi. Televizyonu evine alıp devrim yapan aileler(!), normal hayatlarında –demek ki televizyonun olduğu bir hayat normal olamaz- televizyonlardan daha profesyonelce yayın yapmaktalar. Öyle ki sokakta çiğnenen bir sakızın, absürt komşuların, gazetelerden alıntı bilgilerin tartışılması gibi konular mevzu bahis olmakta.
Zihnini kuşbaşı doğramış insanların devri bu. Sevmenin ve yüceltmenin kinayeli bir söze bile maruz bırakılmasına müsaade etmeyenlerin, insanın insana bakışındaki tartının ölçüsüzleştirildiği, bir insanın başka bir insan için kolayca ölebildiği, her bir farklı görüş benimsediğinde bunu ballandıra ballandıra övenlerin, böylece kendine bir pay çıkacağını düşünenlerin devri.
İşte her biri bir televizyon kanalı haline gelen bu çeşit insanların arasında bir şey paylaşmak mümkün olmadığı gibi kaleme kâğıda sarılmak da zor. Gizli bir komünizm dalgası estirmekte olan bu insanlar, başkalarının özel mülkiyeti olan hayatlarının da sahibi sanıyor kendini. Böylece dünya küçük ilahlar topluluğuna dönüşüyor.
İnsanlar kendilerini tanrı ilan edebilecek kudrette(!) narsizme sahipler. Öyle ki ruhu bu kadar hasta olanlardan, bu virüsü taşıyan anne ve babalardan krallar ve kraliçeler doğmakta. Down sendromlu kişilikler, nevrotik beyefendiler tarafından kuşatılmış bir dünyada yaşayan mazlumlar Hollywood filmlerini elbette sevecek ve subliminal mesajlarla dolu beyinlerinde bir ‘Mehdi’nin gelmesini elbette umacaklardır. Yoksa bu kadar açıkta olan, kendisinin kadar başkasının da ortağı olduğu hayatının aşikâr olmasının başka bir manası olamayacağını düşünecektir. Tabii düşünmeye mecali artmışsa…
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre