Dicle , yüreğimin çarpıntısını duydum sende
Belli ki birdir derdimiz , üzülme sakın sende
Serin duru suların , kirlenmez daima senin
Seni duyan belli , sana verdiği belli yolun belli
Hınca hınç çığlığın , boşunadır sanma sakın ,
Dicle , incir ağacının kokusu geldiği vakit
Doğu' dan sesi yanık kuşun geldiği vakit
Fırat’tından candan, haber geleceği vakittir
Haberin yok alın yazın ak pak , haberin yok
Suyundan içenlerin nice Fırat , Dicle
Peydahlandığından , haberin yok
Gelip kulağına bağıracam , bunları
O zaman , daha çok verimli olacaksın
Işıl ışıl mahzun ve mutlu akacaksın
Hızlı ve sessiz bir o kadar asaletli ,
Sağır gözleri , meftum olacaklar sularına
O zaman kıskanacak Fırat , inadı bırakıp
Sana doğru akacak , telli duvaklı olacaksın
İlkbaharı beklemeyip güneşi kışın çıkarcak
Sularını biriktirip , tüm yölerini unutacak
Kabesine akacak , sana akacak sana!
Kalbin , hızlı hızlı çarparsa , unutma ürkme
Dinginlik getir etrafına , birleştiğin yerde
Buna benzer sesler , gelecek kulağına ,
Senin canından , senin toprağından onlar
Mezopotamya’dan yabancın değil tıpkı sen ...
Ümeyye DURMAZ
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre