Zamanın birinde küçük bir kız çocuğu yaşarmış.
Bu kız çocuğunun ismi Sevgiymiş.
Sevgi çok sevimli ve yaşına göre çok zeki bir çocukmuş.
Dört yaşına bastığında annesi ona oyuncak bir ayı almış.
Ayıyı ilk görüşte bağlanan çocuk hayatı boyunca onu yanında taşıyacağına söz vermiş.
Ayısına bir isim takmış, Sadakat.
Çocuk ayıyla günlerce oynar, sevincini onla paylaşır, hüznünde ona sarılırmış.
Aralarındaki dostluk yıllar geçtikçe daha da ilerlemiş.
Dostluk yerini güçlü bir bağa dönüştürmüş.
Sadakat sevgiyi o kadar çok seviyormuş ki,
Pamuktan kaplı bedenin de zamanla ufakça atan bir kalp belirmiş.
Sevginin gücü ayıya can vermiş.
Karanlıktan korkan çocuk Sadakate sarılarak uyurmuş.
Bazen o kadar çok yakın olurlarmışki,
Sevgi sadakatin kalp atışlarını hissedermiş.
Günler geçtikçe Sevginin kahkahaları, neşeli tavırları yerini somurtkan bir insana bırakmış
Sevgi artık büyüyormuş.
Ergenlik çağına geldiğinde Sadakat eskisi kadar çocuğu göremiyor dolayısıyla üzülüyormuş.
Pürüssüz bedeni toza bulanırken, zamanın etkisi yumoş bedeninde söküklere sebep olmuş.
Sevgi bir gün yine odasına hıçkırıkla ağlayarak girmiş.
Yerdeki sadakate takılmış.
(Gözleri yaşlı) Sadakate bakarak "-Merhaba eski dostum" demiş.
Gözlerindeki yaşı silip,
Saf bir sevgiyle eski oyuncak ayısına bakakalmış.
O gün yine Sadakat Sevginin kollarında uyumuş.
Sabah kalktığında eski bir dolabın rafında bulmuş kendini.
Sevginin kahkahaları odayı sararken,
Sadakat dolap rafındaki delikten olanları izlemeye başlamış.
Anne yeni bir oyuncakla odaya girmiş,
Bu oyuncak konuşabiliyor, hatta dans bile edebiliyormuş.
Türlü özelliklere sahip yeni oyuncak Sevginin yeni ilgi odağı haline gelmiş.
Sadakat yavaş yavaş unutulduğunu hissetmeye başlamış.
Karamsarlık o gün o dolapta Sadakati köşeye sıkıştırmış.
Zaman geçtikçe bulunduğu ortamda yalnız olmadığını farketmiş.
Türlü oyuncaklarla aynı rafı paylaşıyormuş.
Hepsi zamanında Sevginin odasında en baş köşede olup,
Zamanla unutulmaya yüz tutmuş.
Oyuncaklar içinde en yaşlı ve en bilge olanı Sadakate özel bir ilgi duyuyormuş.
Sadakatte kendi gençliğini görüyormuş.
Bir gün bilge oyuncak Sadakate doğru bakarken...
(Sadakat):"-Ne bakıyorsun ?
"-Eskiyince köşeye atılmış her yerinde sökükler olan küçük bir oyuncağım sadece."
"-Ama her yerimde ondan izler taşıyorum."
"-O mu?"
"-O artık benim değil."
(Bilge oyuncak):-Neden vazgeçtin ?
(Sadakat):"-Çünkü ben onu eskisi kadar mutlu edemiyorum.Onunla daha mutlu."
(Bilge oyuncak):"-Ondan vazgeçmek o kadar kolay mı ?"
(Sadakat "Hüzünlü,kırgın bir ses tonuyla." ):"-Evet o kadar kolay."
" -Eğer onu benden daha mutlu ediyorsa evet kolay."
(Bilge oyuncak):"-Peki onu ne kadar seviyorsun ?"
(Sadakat):"-Kendimi cehennemin en derin çukuruna atacak kadar."
(Bilge oyuncak):"-Bunu nerden anladın?"
(Sadakat):"Çünkü o çukurdayım !!! "
(Sevgi):"- Anne oyuncak ayım nerede ?"
(Anne):"-Dolaptaki rafta olması lazım kızım."
(Sevgi):"-Demek burdasın Sadakat.
"-Bir an için seni kaybettiğimi sandım,neyse ki buldum."
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre