KARAKTER
Her insanın bir parmak izi vardır. Bu parmak izleri ile insanlar, küçük bir araştırmaya tabi tutalarak bir birinde ayrılabilirler. Çünkü her bireyin parmak izin kendine hastır. Sadece onun genetik ve özelliklerini taşır içinde. İnsanları bir birinde ayırmaya yarıyan başka bir şey de karakterdir. Hemen hepimiz ömrümüzde bir defa olsa da duymuşuzdur bu kelimeyi.
Fransızcadan gelen kelime; huy, mizac, seciye yerine de kullanılır. Genel olarak, bir nesnenin yapısını, diğer nesnelerden ayıran kalite ve vasıflara karakter denilir.
Karakter, insanların küçük yaşlarından başlayarak, içinde bulunduğu kültür değerlerin benimsemesiyle şekil almasıyla başlar. Birey, kültür değerlerini aynen alıp değerlendiremez. Benimsediği değerleri kendisi ile bütünleşmiş yerleri kendine özgü uygular.
Karakter kelimesi ahlakı bir değeri ifade etmek içinde kullanılır. Örneğin; samımı, iyi yürekli ve özü, sözü bir olana karakterli, olmaya da karaktersiz gibi kelimelerle belirlenir. bunu kültürümüzde görebiliriz. Bunun amacı iyi ve kötü insanı belirlemektir .
Bireyin kendine has özelliklerine karakter denilmiştir. Bir bakıma karakter bireyin iç aleminin aynasıdır. Alimin zikri neyse Fikri o olur lafında ki gibi.
Karakter belirlenmesi, biretin hiç alemiyle, diş dünyasında ki uyumun sızıntılarıdır.
Bu güne kadar bir çok psikolog tarafından farklı karakter tanımları yapılmıştır.
Kant, karakter’i bir insanın düşünme, davranış ve hissetme tarzı olarak kabul eder. Bazı müellifler için karakter, eğilimlerin topluluğudur. Bourlud’a göre karakter, ferdin istikrarlı eğilimlerinin sentezidir. Dupre, karakteri, ferdin alışılmış reaksiyonlarının topluluğu diye tarif etmiştir. Çeşitli tariflerden, şöyle toplu bir tarif daha yapılabilir:
“Karakter, her birimizi vasıflandıran hissetme, düşünme ve hareket etme tarzlarının bütünlüğüdür.”
Karakteri belli olan birisinin önceden nasıl bir davranışta bulunacağı az buçuk anlaşılabilir. Her birey küçük yaşlarından itibaren çevresinden etkilenerek, kendine özgü bir tutum takınır. Yanı kendisine yararlı olan ama çevresine ters düşmeyecek durumlar ve davranışlar geliştirir.
Zaten karakter bozuklukları bireyi yaptıklarıyla çevresindekilerle uyuşmaması sonucu gerçekleşir. Karakter bozukluğu, bireyi insanlar arası münasabtte gösterir.
(Karakterin gelişmesi: Uygun bir aile ortamında küçük bir çocuk, ana-babasının yardımıyle hangi insiyaklarını nasıl düzenleyeceğini, neyin yanlış, neyin doğru olduğunu öğrenir. Çocuk, doğumdan başlayarak karşılaştığı engellenmeleri, çatışmaları yenmek için savunma mekanizmaları vasıtasıyle özel tepkiler gösterir. Teşekkül eden sağlıklı veya patolojik tepkiler yeni hallerle karşılaşıldıkça tekrarlanır. Çünkü bir davranışın tekrarı, yeni çözüm bulunmasından daha kolay ve ekonomiktir. Böylece benzer hallerde aynı davranış ve tepkiler ortaya çıkar ki, bu da karakteri, o kimseye has bir şekilde teşekkül ettirir. Aslında karakter, kazanılmış alışkanlık, tepki ve davranışların terkibinden başka bir şey değildir.)
Russel Gough, "Karakteriniz Kaderinizdir" adlı kitabında diyor ki:
"Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır. Eğer karakter gelişmemişse tahsil işe yaramıyor."
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre