Merhabalar, bu yazımda:
Geçtiğimiz gün yaşanan talihsiz bir olay üzerinden, sosyal medyada dolaşan yalan haberlerle yaratılmak istenen infialden bahsetmek istiyorum.
Adı Ali Kıtmir olan bir seyyar satıcı vatandaşımızın zabıtalarla olan kavgası sosyal medya üzerinden paylaşılarak hızlı bir şekilde yayıldı. Ali Kıtmir İstanbul-Fatih’te yaşayan, geçimini seyyar arabasıyla tatlı satarak sağlamaya çalışan bir vatandaşımız. İstanbul Balat sahilinde çekilen görüntülerde bir elinde baston, öbür elinde bıçak olan seyyar satıcının; ekmek teknesini zabıtalara vermemek için ettiği mücadele sonucunda zabıtaların sert müdahalesi (biber gazı ve sopalarla) ve seyyar satıcının yaralanışı vardı. Bu durum sosyal medyada çok sert eleştirildi ve zabıtalara karşı büyük tepki oluştu.
İşte bu şiddet görüntülerinin sosyal medyaya düşmesinin ardından tanıdık bir kara propaganda başlatıldı. Tatlıcı Ali'nin 15 Temmuz gazisi olduğu yalanı ortaya çıktı ve ardından sosyal platformlarda zabıtalar "15 Temmuz gazisini dövdü" diye bir anda kampanya başlatıldı. Yani toplumun şu günlerde en hassas olduğu yerden bir algı yönetimi yapılmak istendi belliki.
Tatlıcı Ali’nin görüntülerdeki ‘’beş çocuk bana bakıyor’’ şeklinde feryat etmesi zaten vicdanlara dokunmuştu. Tatlıcı Ali’nin 15 Temmuz gazisi olarak yansıtılması toplumun vicdanını daha çok etkileyecek ve toplumu harekete geçirecekti. Belliki istenen şey buydu.
Ali Kıtmir olaydan sonra verdiği röportajda 15 temmuz gazisi olmadığını açıkladı. ‘’Zabıtayla aramda bir yanlış anlaşılma oldu.’’ dedi. İtinayla yapılan provokasyon o röportajın ardından boşa çıktı.
2010 yılında Tunuslu Seyyar Satıcı Muhammed Buazizi de tezgahının elinden alınmasına tepki göstererek kendini yakmış ve sosyal medya üzerinden yayılan tepkilerle Arap Baharı'nın başlamasına vesile olmuştu.
Sosyal medyada bu ve buna benzer algı yönetimleri uzun zamandan beri sürekli olarak yapılmakta. Örneğin: Gezi olayların tomanın ezdiği öne sürülen sırtından ağır yara almış bir adamın fotoğrafı. Bahsi geçen adamın gezi olaylarında yara almadığı ortaya çıkmıştı. Ya da 15 Temmuz’un hemen ardından ortaya çıkan ‘’Başı kesilen asker’’ yalanı. Son olarak da Tatlıcı Ali’nin 15 Temmuz gazisi olduğu yalanı.
Peki sosyal medyada bu şekilde yürütülen algı yönetimlerine ve yalan haberlere karşı ne yapılmalı? Bu konuda ‘’Sosyal Ağlar “Doğrulanmış İçerikler” ile bir çok şeyi değiştirebilir!’’ adlı yazımda bir fikir ortaya atmıştım. Umarım sosyal ağlar bir an önce bu provokasyonların ve yalan haberlerin oluşturabileceği kaotik durumun önemini kavrar ve gerekli yenilikçi adımları atar...
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre