Bazı şeyler vardır içimizde. Ne dile ne dünyaya getiremediğimiz türden olanlar. Bazen o kadar sıkılır ki için sen bile boğulursun içinde. O kadar dalgalıdır ki denizin, bitkin düşersin artık savaşmaktan. Kimseye güvenip anlatamazsın dertlerini. O zaman da kendi içinde kalırsın daima. Bir anda biri gelir ve sana elini uzatır. Sende inanıp tutarsın elini. Onu biraz tanıdıkça onun da boğuştuğu denizleri görürsün. Aslında o da el uzatan birini bekler. Sen anlamazsın önce. Ona daha çok bağlanırsın. Ama o kendi içinde yaşar daima. Onun kalbine dokunamadığın an zaten bitmiştir herşey. Onu kaldırabileceğine inanırsın. Uğraşırsın da. Ama her defasında hayal kırıklığı olur senin için.Tekrar düşüp kalkmaya çalışırsın,
Ve eklenir dert yapraklarına bir dert daha.
Onu bıraksan mı, bırakmasan mı bilemezsin. Çünkü her ikisinin sonunda hayal kırıklığı. "Keşke senin kalbine ulaşılan yolu bulabilsem?" dersin. Sonra "Tüm bu sıkıntılar, çektiğimiz acılar bitsin." diye düşünürsün. Hiç düşünmeyiz "Acaba gittiğimiz yol gerçekten bizim için doğru yol mu?"
Herşeye rağmen; her zorluğa rağmen kalbinin derinliklerindeki o ışığı bulmak,
KALBİNE DOKUNMAK ÜMİDİYLE...
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre