İngiltere, Amerika ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinde herkesin tabletten kitap okuma alışkanlığı var. Yani hemen hemen herkesin, zira benimle aynı fikri paylaşıp kütüphanedeki yahut kitapevindeki kitapları okumaya devam edenler vardır diye umut ediyorum.
“Tabletten kitap okuma” nereden çıktı, nasıl gelişti ve yayıldı bilmiyorum lakin her ne kadar bu konuda pek fazla malumatım yoksa da bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum; bilhassa yazanlara karşı.
Çağımız, malum teknoloji çağı ve teknolojinin el sürmediği biricik yerlerden biri olan kütüphaneler aslında görünürde çok fazla okuyucuya sahip, lakin sorsanız her bir okuyucuya; kütüphaneden kitap alıp okumak mı, yoksa tabletten “pdf” indirip okumak mı diye, size çoğunun tabletten daha rahat kitap okunduğunu söyleyeceğini söyleyebilirim.
Binaenaleyh bu verdiğim tahmini fikir de tutmayabilir. Lakin azınlık da olsa, tabletten kitap okumayı sevenler var…
Haksızlık dedim ki öyle.”Pdf” bir kere başlı başına emeğe saygısızlık ve illegaldir. Mamafih nedense kitap alım-satımının pahalılığı ortaya sürülüp, “pdf” indirmenin daha hesaplı olduğu(ücretsiz olduğu için) söylenir çoğu öğrenciler tarafından…
Kitapların pahalı olduğunu düşünenler, kütüphanelere adımını atmamış kişilerdir. Zira piyasada var olan, hemen hemen her kitabı kütüphaneden belirli bir okuma süresi ve tabi kitabı da temiz bir şekilde geri getirme sözüyle alabiliyorsunuz, bir defada üç tane kitap almak kuralıyla. Çağımız insanı kütüphanede anlamını bilmediği kitaplar ve kütüphane memurlarının raflara yazdığı kargacık burgacık yazıları bahane edip, “kütüphanelerde kitap aramakla vakit öldüreceğime, pdf’si var internette, onu indiririm, okurum ve sen raflar arasında kitap aramaya devam ederken; ben kitabın özetini bile indirip okurum” diyenler de var.
Vahim bir hata… Teknolojiye bu kadar sek bir güvenle bağlanmanın ceremesini biz insanlar çekiyoruz. En basitinden, çağımız hastalığı olmaya başlayan obezite; insanların televizyon gibi ses ve ışık yayan kutular karşısında hareketsizce yemek yemeleri ve oraya mıhlanmış gibi yürümekten aciz olmalarından dolayı ortaya çıkmıştır. Zira kutular karşısında yemek yiyen, daha fazla yemek yer. İnsanın gözü başka bir yerdeyse; ne yediğini, ne kadarlık bir lokmayı ağzına attığını bilemez. Ve yer, yer, yemeye devam eder.
Ya da hemen hemen artık gençlerin de mustarip olduğu bir hastalık; kramplar, göz ağrısı en sonunda da afili bir gözlük…
Ses ve ışık yayan kutulardan çıkan ışığın ne denli zararlı olduğu hakkında konuşmayacağım, keza bangır bangır açılan seslerin de…
Pdf’ye başvurmak yerine; kütüphanede raflar arasında dolaşmanın hem beşeriyetin sağlığı hem de ülkelerin genel-kültür ve daha birçok alanda ileri seviyeye erişebilmesinde yardımcı olacağını düşünüyorum…
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre