17 şubat bugün,
Kolumda gardiyanlar,
Önümde küçük şirin bir yuva,
Ama ne yuva!
Öyle öğrettiler,
Taş taşı ama laf taşıma.
Çok güzeldi içerisi,
Acıdan nefret etmek dışında!
O kadar güzeldi ki,
Altın taslardan hamamlar vardı.
Hamammış ya ne hamam !
Taslardan kanlar akar.
20 şubat bugün,
Kapalı görüşlerdeyim,
Saat ikiyi beş geçe,
Ağzım yüzüm kan.
21 şubat hakim karşısında,
Beni bırakın hakim bey.
Çoçukları öldürüyorlar.
İnsanları zehirliyorlar!
22 şubat ağrıttı artık prangalar.
Ahmet'in sesi varya aydınlatıyor karanlık gönlümüzü.
Ne güzel söylüyor,
Buda gelir bu da geçer ağlama.
Kor gibi ateş yanan yüreklerimize,
Birazda olsa su serpiyor.
Ağlamıyoruz, özlemiyoruz bizde,
Keşke işkenceleri de hissetmesek!
Vedalaştık 23 şubatta,
Bugün kararmış hayat.
Benden önce Ali sonra ben,
Dört tane tahtanın içine sığdırdılar onca hayatı !
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre