Bazen sadece sevmek ister insan. Neyi, kimi, nerde, ne zaman olduğu değildir önemli olan. Önemli olan sadece sevebilmektir. Bir çiçeği mesela. Sadece rengi için sevebilirsiniz. Ya da bir kitabı. Belki de bir adamı. Sonuna kadar iliklerinize kadar seversiniz. Nefesiniz sadece ona aitmişçesine, sanki yalnızca onun yanında yaşıyor geri kalan her şey boşmuşçasına seversiniz. Doğru mudur bir insanı bu kadar sevmek? Ya da bir kitap karakterini sevebilir insan. Doğru mudur bir kitabın karakteriyle yaşamak, her şeyi onunla yapmak? Aslında çevremizde çoğu insan böyle yaşıyor. Çünkü güvenemiyor insan kimseye ya da güvenmek bağlanmak istemiyor. Acı çekmek istemiyor ama acı vereceğini bile bile seviyor, sonuna kadar gücü yettiğince yaşıyor aşkını.
Ajlan da böyle sevdi işte. En derininde hissederek her anını sevdiğiyle yaşayarak, sonuna kadar onu yanında hissederek, onu her şeyi yaparak. Her anında düşündü Ajlan onu. Yemek yerken, uyurken, uyandığında, şarkı dinlerken… her ama her anında vardı o yanındaydı iliklerine kadar hissetti onu. En büyük korkusu onu kaybetmek oldu hep. İsminin anlamı gibi çabuk ve hızlı biter miydi bu aşk? Söner miydi bu alev? Bilemezdi. Herkese anlattı onu. Dinleyen bile iliklerine kadar hissetti. Belki de onu sevmeyi Ajlan değil de dinleyenler hak ediyordu? Kim bilebilirdi? Fakat herkes onu Ajlan’dan dinlemeyi seviyordu. Ajlan’da anlatmalara doyamıyordu. En romantik sözleri ondan işitiyor, en soluksuz anları onunla yaşıyordu. Bitmesin, hiç gitmesin istiyordu. Gitmeyeceğinden emindi. Ama ya biterse? Ya bir gün elveda derse? Nasıl katlanırdı Ajlan? Nasıl dayanırdı onsuzluğa? Her anında olan adama nasıl elveda diyecekti? Kendini sona hazırlıyordu. Ama yapamazdı, bitemezdi, gidemezdi. Onu gerçekten seviyordu. Her zamanda sevecekti. Unutulabilir mi büyük aşklar? Mecnun Leyla’sını, Ferhat Şirin’ini unutabilmiş miydi? Ajlan unutamazdı. Onunda unutamayacağını biliyordu. Peki öyleyse neden sonunda elveda vardı? Neden bitmek zorundaydı? Ömrünün sonuna kadar Ajlan’la olması gerekmez miydi? Bilinemez ömrümüzün süresi ama son nefese kadar kalmak gerekmez mi? Belki de biteceği an gerçekten son nefesiydi.
Uzatıyordu Ajlan. Biteceği günü sonuna kadar uzattı. Ama elbette ki bitmek zorundaydı. Ve sayfa üç yüz seksen ikide bitiverdi her şey. Artık yalnızca hatırasındaydı Ajlan’ın.
Bu yazıya 4 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre