Derin Dondurucu

    Gözlerin küçüldüğü, kaşların düştüğü,dudakların büzülüp yanakların ıslandığı zamanlar.. Saçı başı dağıttığın.. Aynalardan saklandığın zamanlar hani.. Belki de kendinden...

    İnsan kendinden nasıl saklanır ki, nasıl kaçar? "Aciz insanoğlu" denmişti bizlere. Duruma mahsus, bazısı saklanmaktan aciz; bazısı elma dememe rağmen zihninin ücralarından sıyrılmaktan.. Anlayacağınız, ücralardakiler biliyor şimdi fakat başıboş eftikleyenler.. Onlar halen meçhulü izlemekte...

    Çok sakin biriyseniz mesela , sinirlendiğinizde bambaşka bir insan oluverirsiniz. Çok gülen biriyseniz, kederlendiğinizde kendinizi tanıyamaz olursunuz. Bana soracak olursanız, kendinden saklanma işi de buna benzer. Aynalardan kaçmaz, aksine geçer karşısına gözlere yabancı yansımayı izlersiniz...

    Gözlerin küçüldüğü, kaşların düştüğü, dudakların büzülüp yanakların ıslandığı zamanlar.. Saçı başı dağıttığın.. Çıkıp amaçsızca üşüdüğün hani.. Belki de amaçsızca ısındığın...

    Aslı şudur bende: "Çıkıp kendinden kaçarcasına üşüdüğün.." Böyle zamanlar kimimiz saçı başı dağıttık kimimiz de yanlızca üşüdük. Kim bilir, belki dengeyi sağlamak içindi tüm bunlar.. Yine kalp bedene ağır düşmüştü de, kırıldığı kadar biz de kırıştırmıştık saçımızdan başımızdan. Peki ya yanlızca üşüyenler?

    Kalp kırıklığı ne hiç bilmezdim.. Saçmaydı.. Birisi bir şey hissetmiş ve buna "kalbi kırılmak" demiş. Ben de bir şey hissettim.. Fakat bunu kelimelere döksem, karşılığı asla kalbi kırılmak olmazdı. Aç karna soğuk su içmek gibi, birileri damarlarımdan buz enjekte etmiş de her nefes alıp verişimde kalbim titriyor gibiydi.. Öyle ürkek, öyle titrek...

    Biz de kalbimizin titrediği kadar donduk.. Denge önemliydi çünkü, denge çok önemliydi... Fakat unutmamak lazım ki, camı alıp dondurucuya koysan da parçalanır, tekmeleyip yumruklasan da..

                                                                                                                                                        Beyza Nur DEMİRTAŞ