"Hayye ale's-salâh" , "Hayye ale's-salâh" günde beş vakit kulaklarımızda yankılanıyor bu söz. Haydi namaza, haydi Allah’ın huzuruna, haydi yaratıcını hatırlamaya, haydi şeytanı üzmeye. Haydi insanoğlu nefsini terbiye etmeye.
Ezan-ı Muhammedi’ye her okunduğunda şüphesiz her müminin içinde bir kıpırtı olur. Tatlı bir heyecan. Sonuçta Allah’ın bir çağrısı heyecanlanmamak mümkün mü ?
Ya şeytanıyla vakit geçirmekten zevk alan, şeytanı üzmemek için elinden geleni yapan, "Hayye ale'l-felâh" sözüne kulaklarını tıkayan insanoğlu. "Allâh-ü Ekber" , "Allâh-ü Ekber" diye haykırdığında müezzin sen de nasıl bir hissiyat uyandırıyor.
Sabahları uykunun en tatlı yerinde (Genelde o saat en tatlı yeri olur), bir ses duyulur sokakları inletircesine. As-salatu hayrun mine'n nevm. Zaman ne kadar da hızlı geçiyor, yetişemiyorum diyenlere bir çağrı olsa gerek.
Her gün muhasebe yapmalıyız diyen, hep bir şeyleri sorgulayan insanoğlu, (Bu sorgulamayı yaparken kendimizi hayvanlardan farkı olan en büyük özelliğimizi öne süreririz) acaba dünyaya neden geldiğini hiç sorguladın mı. Ya da neden her gün hiç usanmadan dünyanın dört bir yanında Ezan-ı Muhammedi’ye okunuyor. Bana da bir şeyler anlatıyor mu acaba diye sordun mu hiç.
Yoksa sen ‘daha erken, acelen mi var’’ diyen o içini oksayan, nefsinin hoşüna gidecek şeyleri sana fısıldayan esrarengiz dostunu mu dinliyorsun?
Ne esrarengiz dostundan bahsediyorsun dediğini duyar gibiyim. O zaman bak dışarıya kulak ver. "Hayye ale's-salâh"
Bu yazıya 2 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre