Yaşamın bana bağışladığı kıyafetleri tek tek giyip kaldırdım gardolabıma.
Bazen yırtık pırtık aşınmış bir yelek giyerken üzerime,
Bazen albenisi olan oldukşa şık bir takım.
Acının yaşattığı sancı bazen o kadar yakışıyor ki üzerime,
Neşenin o hareketli figürleri,renkli bir çok desen...
Bazen kederin gri tonu,
Hüznün tişörtüm üzerindeki somurtkan ifadesi.
Çılgın olduğum dönemlerde dizi yırtık bir pantolon,
Asebi olduğumda sertçe siyahın en kara tonu,
Mutlulukta ise rüzgarda ahenkle dans eden saçlarım ve boynumdaki kolye.
Yalnızlık çöktüğünde alt tarafı yırtık,pantolondan dönme kapri.
Zorluklarla karşılaştığında,baharın ilk gelişi gibi soru işaretiyle dolu havada,yağmurlukla gezmek.
Kayıplarla karşlaştığında en sevdiğin ayakkabının yırtılması ve logosunu cüzdanın da taşımak.
Gizemli olduğunda şapkalı bir polar ve fermuarı sonuna kadar çekili.
Serseri gibi hissettiğinde şapkayı üstünden büküp,göz hizasında takmak.
Özgür olduğunda beyaz bir tişörte parmak izlerini basıp renkleri sağa solo rasgele fırlatmak.
Karmaşık olduğunda bir ayakkabının bağı yeşilken bir diğerinin mavi olması.
Hissiyatın ipliğiyle dikilen onca kıyafet.
Duyguların çıkardığı renkle boyanırken,
Hatıraların bıraktığı izlerle nakış nakış işlenir.
Biriken onca kıyafet,hayatın gardolabında tek tek yerine alır.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre