Dünyaya gözlerimi açtığım ilk andan beri ya da ilk anımın dünyaya gözlerimi açmak olduğunun farkına vardığımdan beri biriktirebildiğimin yalnızca gitmelerimin olduğunu düşünüyorum ki düşünürken bile bu düşünceden sıyrılmak adına hep farklı bir ağacın gölgesine atıyorum kendimi. Oysaki yarınımın farklı bir mevsim olduğunu biliyorken. Gölgesine oturduğum ağacın son veren bir baharında döktüğü yaprakların altında gün begün can vereceğimi biliyorken. Her şeyi bu derece bilirken, bilmiyormuş gibi yapmak en büyük tutkularımdan olsa gerek. Tutkularım da tuttuklarım kadar geldiği gibi gidenlerden. Geldiği gibi giden diyorum ya hani hep, her gelen gidiyor çünkü. Her başlayan bitiriyor ve her nefes alan aldığı nefesi veriyor başkalarına karıştığını umursamadan kim bilir, belki de bilmeden. Ağız dolusu kırık cümleler sunuyorlar çaresiz bakışlardan kalpler ritimlerden bir haberdarken. Sahi yaşamak bu mudur sahiden? Her şey tek bir an mı yoksa her şey anılar mı? Yerine koyduklarımız yerle bir etmedi mi olan ama bir türlü bitmeyen zamanlarına hapsettiklerini. Hep mi bir tutsak yaşayacağız bu konuyla ellerimiz bağlı, yoksa özgürlük diye adlandırdığımız bir avuç umudu mu biriktireceğiz daha da zor yarınlar için. Bugün geçmezken yarınlar gelmek için ne kadar bekler ki bizi, hemen ardından gelecek kadar bir vakit mi? Yoksa hep mi bekletir bizi, yok olduğu zaman var olmasını bekler miyiz ki? En basitinden söyleyeyim sizlere kalem tutan ellerimiz yıprattığı sayfalar kadar farkına varmadı satırların hiç. Onlarla hiç olmadı kendisini bulabilmek adına ve eğer bulabilseydi adının yalnızca insan olmadığını bilirdi. Yalnız bir mısraya sıkışmış büyük harflerce tanınan tek bir kelime yeterlidir başkalarının, başkalarından kastım bakabildiğimiz değil görebildiğimiz herkesin bize yetmesi için. Kurduğumuz çatı altı evlerin üzerinde kocaman bir gökyüzünün oluğunu bilmek için, içi sizin için, sizin içiniz. Kaydırabildiğiniz her yıldız güneşe ulaştığınızın işareti. Kaybolan karanlık..Vazgeçmek istemiyorsunuz zaman ısrarla geçerken. Bir nokta var önünüzde beliren, sanki sizi bitirmek için gelen. Bir basamak yapıyorsunuz onu, basamak yapıp soluklanıyorsunuz hemen ardından virgüllenip devam ederken. Belki de henüz daha çok erken sonun sonunuzun getirmesi için giderken ve gittiğiniz yön belli, yol değil….
Yön Belli
YASAL UYARI
Yön Belli başlıklı yazı Nur Elif Erdoğan tarafından 30 Mayıs 2017 Salı, 02:51 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre