Düşündüklerim 13

1. Yargılarımız çoğu zaman; olmuş olan bir şeyi, oluyormuş gibi eleştirmek şeklinde gerçekleşir! Olmuş bir şey ancak değiştirilebilir, olacak bir şey eleştirilir.


2. Rutin geçen hayatlarımızda, kendimize ait olan ve dört duvar arasına sıkışmış bir şekilde hapishaneler yaratmaya devam ediyoruz. Gerçek hayatın içerisinde özgür sanıyoruz kendimizi fakat hapishanelerimizi hayal dünyamızda oluşturuyoruz! O kadar iyi tasvir ediyoruz ki bunu, varoluşumuzun tümünü dört duvar arasında şekillendiriyoruz.


3. Hızlı şekilde tüketiyor ve tükeniyoruz. Bu tekrar etmeyecektir veya sonsuzluğa kadar sürmeyecektir! Bu tükeniş, büyük bir dram olarak yazılacaktır...


4. Kim ve kimlerden olduğun önemli değil; tüm varlığınla nasıl ve niçin yaşadığın, insanı nasıl gördüğün önemli! Yoksa ölümler durmayacak...


5. Tek gayemiz; sadece ve sadece yaşamak ve yaşatmak olsun. Bunu insanlık adına utanmadan, sıkılmadan, yorulmadan gerçekleştirelim!


6. Soyutlan(dırıl)mış birey; özgürlüğünü kaybetmiş bir köledir. Hem toplumla bir olan hem de toplum farklı olan birey; özgür bireydir!


7. Kendilerini sağlıklı olarak niteleme eğiliminde olanların yarattıkları cehennemde, varolmaya çalışan hastalarız!


8. İnsanın en büyük öğretmeni, kendisidir. Diğerlerinden teoriyi öğrenirsin ya da onları gözlemleyerek bilgiyi alırsın ama kendin yaşayarak öğrenirsin. Bu da seni büyük öğretici ve öğrenen durumuna getirir. Kısacası hayat sen, sen de hayatın içindeki insan olursun.


9. İnsanların geleceği ve yaşamı için en büyük tehlikenin yine insan olduğu! Ne tuhaf değil mi?


10. Bir insan olarak, yaşamın içinde ve toplumla birlikte hareket etmesi gereken kadınlar; politikalar aracılığı ile yaşamın içinden soyutlanmakta ve topluma karşı yabancılaştırılmaktadır! Bu da ataerkil toplum yapısını daha fazla güçlendirmekte ve kadınların bu topluma karşı boyuneğişini hızlandırmaktadır.


11. İnsanı niçin sevemiyoruz?.İnsan olduğu için mi? Yoksa tanımadığımız birine yabancı gözüyle baktığımız için mi? Halbuki nefretin nefreti doğurduğu, kinin ve düşmanlığın ölümü getirdiği gerçeğine şahitken; herşey gözümüzün önünde yaşanırken ya da açılan radyoda haberleri dinlerken...