Çaresizliğin nişanını taşırken göğsümde,
Umutsuzluğun aydınlığında,
Tükenmişliğin gölgesini izliyorum.
Stres çarkının içinde usulca yuvalanmış bir zihinle boğuşuyorum.
Etrafımda oluşan yoğun baskı
Sonucunda doğan mutsuzluk zelzelesi
Hızlıca yıkılan gönül ve hatır enkazında kalan,
Yaralı bir yürek...
Önemsizliğini ilan eden en değerli taşlar,
Kendimi şah sanarken aslında piyon olduğumu öğrendiğimde,
Asabımın asla düzelmiyecek şekilde bozulması,
Dingin ruh halimin öfkeyle karışık savrulması.
Hayal kırıklıklarımın üzerimde oluşturduğu kırışıklık,
Hayatın alaycı tavırları,
Her attığım zarda inadına biri bulmak,
İsyanla dolu ormanda zararın tam kalbinden vurmak...
Hayalimde sağa sola vurup yıkarken,
Gerçekte aslında sadece susup uzaklaştım,
Bunaltıcı ve sıkıcı bir havada,
Usulca esip duran rüzgar gibi kararlarım.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre