Hiç ağaç-insan gördünüz mü?
Ya da kuş-insan?
Oysa hepimiz de bir parça var ikisinden de. İnsan sevgisizlikten bir ağaç haline gelebilir. Ya da duyumsadığı ve yaşadığı sevgi ile bir kuş gibi özgür olabilir.
Sevgisiz yaşayanın hayatı karanlık bir hücrede bulunan mahkumun hayatına benzer. Bir ağaç-insandır o. Kendinden başka kimseyi görmez ve duymaz. İşte böyle karanlık bir hücrede ömrünü tamamlar. Bu kişi ağaç gibi giderek derinlere inen köklere sahiptir. O geçmişinin ve belli insanların esiridir. Yaşadıkları ve sahip olduğunu sandığı şeyler ağaç-insanın kökleri ve aynı zamanda prangalarıdır. Kimi zaman övünür kökleri ve bağlarıyla. Tıpkı yaptıklarından pişman olmayan bir mahkumun cinayetiyle, cezaeviyle ve hücresiyle övünmesi gibi. Evet ağaç-insan geçmişinin ve köklerinin mahkumudur.
Oysa sevgiyle yaşayan “o” kişi bir kuş-insan gibidir. Bir cennet bahçesinde özgürce yaşar, ışıl ışıl aydınlık, her taraftan kendini mutlu eden sesler duyar. Burada bilinen bir ırmakta vardır hani sürekli şırıl şırıl akan…
Kuş-insan için zaman, mekan veya sınırların önemi yoktur. Bütün insanları kardeşi olarak gördüğü için kendini akrabaları, köyü, mahallesi, kenti, ırkı ve dini sınırlamaz. Habire durmadan çıkmaya çalışan köklerini zihninde budayıp durur. Tıpkı bir çiftçinin ayrık otları ile mücadele etmesi gibi.
İşte böyledir sevgi ile yaşayan kuş-insanla sevgisiz yaşayan ağaç-insanın farklı hayatı…
22.10.2016
Gürsel GÜNDOĞDU - Ankara
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre