Bir şeyler olsun artık. Özlemimden çıldıracak duruma geldim ben. Sarılamamak, koklayamadan, görememek... Hepsini geçtim seni hissedememek en zoru sanırsam. Varlığını, sevgini hatta nefretini bile ama en çok da kalbini. Sarıldığımızda ki kalp atışını. Bana bir gün verseler yeter diyorum ama öyle değil. Bana bir gün sen değil bir ömür biz lazım.
Sen boşlukta kaldığında, kendini kaybettiğinde; hayırlısı buymuş derken ki gözyaşımda, adının geçtiği yerde ki kalp sızımda, sesini duyduğumda ki karın ağrımda, sana yazamadıklarımı kağıda döken parmaklarımda bunların hepsini saklayan sert kapak defterimde ve en çok da her şeyi kapatan, kimseye bir şey belli etmeyen gülümsememde ara kendini. Sahte gülümsememin içinde ki tek gerçeğim olduğunu gör. Kalp ritmimin bozukluğunda, vücut ısımın düşüşünde, hafif titremelerimde bul kendini. Belki bu şekilde gelirsin bana. Belki bu şekilde kalırsın bende biraz.
Özlemek yetmiyormuş bazı zamanlarda. Solsan da özlemekten, için parçalansa da kederinden, paramparça yüreğine batsa da yaşanmışlıklar bir cam kırığı gibi gelmiyormuş. Ne kadar gel dersen yada sen gitsen de olmuyormuş.
Sana teşekkür ederim. Bana yürek yangınını, gözyaşının kağıdı nasıl ıslattığını, gece yarılarını, özlemekten ölünmeyeceğini öğrettiğin için teşekkür ederim.
Yaşattığını yaşamadan ölme demek isterdim ama yaşama. Her gözyaşının yüreğime düşmesini kaldıramam.
18 yaşım hoşgeldin ve sen en güzel dönemimde de içimde kal.
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre