Saat akşamın sekiziydi. Güneş batmış etraf karanlıktı. Sırları, korkuları, acıları gizlemeye uygun bir sessizlik hakimdi şehrin sokaklarına. Bir süre metronun gelmesini bekledim içimdeki hüznü bastırmaya çalışırken. Canım çok yanmıştı, insanlar olaylara kendi tarafından bakmaya o kadar alışmış ki karşıdakinin hislerini duygularını hiç umursamadan "Sen kötüsün!" diye haykırabiliyor. Kafamdan bunlar geçerken metro geldi ve bindim, boş bir yere oturdum. Rahatlamak için kulaklığımı taktım ve telefonumdaki artık dinlemekten sıkıldığım parçaları dinlemeye başladım. Rahatlamak yerine acıma tuz basıyordu sanki her söz. Metronun tenhalığı gitmiş kalabalıklaşmaya başlamıştı. Benim de içime sığmıyordu artık bu hüzün. Usulca gözlerimden birkaç damla yaş akmaya başladı, utandım onca insanın arasında ağlamaktan. Çaktırmadan sildim gözyaşlarımı ve dışarı doğru bakmaya devam ettim sanki beni görmüyorlarmış gibi. Sahiden de görmüyorlardı herkes kendi karmaşası kendi derdiyle baş başaydı. Bundan cesaret aldı hüznüm ve beni ele geçirdi artık durmak bilmiyordu gözyaşlarım. Hızlıca çantamdan peçetemi çıkardım omuzlarım sarsılarak ağlıyordum sessizce. Ellerim titriyor hıçkırıklarımı bastırıyordum. Camdan dışarı doğru bakmaya devam ediyordum, yansımadan karşı çaprazımda oturan amcanın göz ucuyla beni izlediğini farkettim. Orta yaşın biraz üzerinde biriydi galiba elli yaşlarındaydı. Ben kendimi sakinleştirmeyi bir nebze de olsa başarmıştım artık ama insanlar içinde duygularını kolayca açığa çıkaran biri değildim. Amca sanki farketmemiş gibi gözlerini kapattı. Yarım saat geçmişti ve ineceğim durağa yaklaşmıştım. Yavaşça ayağa kalktım kimse farketmesin hüznümü diye. Kapının yanına geçtim ve beklemeye başladım sonra durağa geldik ve indim. Artık ağlamıyordum yüzüme çarpan soğuk hava beni kendime getirmişti. Yolda yürürken düşündüm de kimse sormamıştı neden ağladığımı bir derdim olup olmadığını. Birbirimizden öylesine bihaber yaşıyoruz ki umrumuzda değil sanki bir diğeri. Neden mi ağlıyordum; annesizlik çok acı veriyor biliyor musunuz, kalabalık tenha dinlemeden yakıyor insanın yüreğini, içini acıtıyor. Bir kanadını kırıyor hayatınızın, dengesiz uçuyorsunuz gökyüzünde. Böylece bir şehre daha veda etmeye karar verdi yüreğim. Rabbim sen beni sensiz bırakma diyerek yürüdüm yolda kimsesizliğime doğru...
Nur Şehadet
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre