Öfkenin sahrasında kuşanmışken kılıcı,

Üstüme gelen mahlukatların sert bakışları,

Kendi zerre yüksekte değilken,

Yerlerde gezen karakterlerin kabarması.

Gururun üstüne basarken sertçe tuzu,

Gemileri yakmama ramak kala,

Sabrın ağırlığı altında,

Suskunlaşan ve hatta uyuşan dilim,

Sessizliğimi korkaklık sanan aptalların iğrenç tavırları.

Tükenmişlik gibi gözüken piskolojinin hissiyatı.

Bin bir çeşit tavır,nükte çümbüşünde,

Alaycı ve umursamaz hallerimle meydan okuyorum.

İtici bir çok davranışın süslediği,

Zayıf karakterlerin tavırları.

Kibarlığı dahil farklı şekillere koyup alay konusu eden zavallılar.

Küçülmenin ve ezikliğin bin bir tonu...

Hissiyatların ve duyguların su üstüne çıktığı anlarda,

Duygu sömürüsü adı altında,

Olanları bertaraf eden yenik ve tükenmiş vicdanlar.

Zayıflık deri gibi tüm vücudlarını kaplamışken,

Güzellik değdikçe canları yanarmış gibi etrafa saldıran ahmaklar !!!

Kararlı ve bilinçli olmanın bir hastalık gibi seni sarması,

Doğruları cımbızla seçerken,

Yanlışları tırnaklarınla kazıp toprağa gömmek.

İnce düşünüp insanlığın en saygın sıfatına bürünmeye hazırlanırken,

Önemsizlerin etrafını sarıp bilgelik taslaması.

Aslında doğruları gördükleri halde yannışa duydukları açlık.

Bir bağımlı gibi zararlı olduğu halde inatla üstüne gitmeleri.

-Hey bir dakika...

-Uzak dur !