Gündüz Hayalim de Gece Düşümde

Bu bir birliktelik gönül mektubudur,içimizde ki tutkulara götüren.

Sabah beş çayı,kahvaltı da biraz sen biraz simit biraz da yeşil zeytin.

Radyolar da eskilerden bozma bir şarkı,

Güneş daha içimizi ısıtmıyor gücünü geceye teslim etmiş.

Arabalar da ayazın buğuları,sokak bekçileri ve biraz bade kokmakta o baharın manolyası.

Çay demini almadan önce gazetenin kokusu,vapurun sireni,

Martıları yarışa sürüklüyor sanki mavilerin karıştığı bir ufukta.


Bu bir birliktelik cefa mektubudur.

Sefasını öğle yemeğine borçlu olduğum bin hatırlık kahvem.

Telvesin de geleceğe dair umutlar kalmış en orta yerinde.

Masa da yarım dolu bir sürahi, kırık bardak,

Güneşe maruz kalmış kağıtlar ve zorlukla yazan kalem.

Hangi tarafından tutsan zarar aslında

Şehrin gürültüsü dünden kalma haberler ,işportacılar, dilenciler,

banka müdürü, boyacı çocuk köşede ki restoran.

Hepsinin derdi aynı aslında,

İnsandan bulma bir mühürle kaplanmış kağıt parçası köleliği.


Bu bir birliktelik aşk mektubudur.

Cebimde ezilmiş sigaram,

Doğru düzgün görevini başaramayan çakmağım.

Geçmişin pamuksu kirleri ve tam takır dolamayan cüzdanım.

Onun resmi, kafa kağıdım bir iki ağrı kesici...

Ne muazzam bir şey mehtaba karşı sofra kurmak.

Yeni rakının buzlusu salatanın tuzlusu,

balıklar mercan balıklar diyorum ya hu derya kuzusu.

Eski aşklar, aldanışlar ,haykırmalar

Zaten dinleyeni bile yok boşa dönüyor muhabbet tutkusu.


Bu bir fasıla karşı son mektubum.

Kafam hafif çakır olmakta ,geceye teslim oluyor gün.

Sokakta kabullenememiş çoçuklar, adamlar, kadınlar.

Kahveden gelen kuru kalabalık bir ses,

hatırlatmıyor artık hiçbirşey seni bana.

Kahpelik kalıbı altında gördüm dünlerimi ve öyle olacak yarınlar.

Ve ben ayıklaya ayıtlıya bulucam değerli olanı

içimde ki bu sancı şimdi beni kurtaramaz da

seni de öyle ey hancı kendini inandırma bu yalana.