Dünya deli dolu çalıyor başka telden
Geçilmiyor havasından
Burnu düşse almaz yerden
Konuşuyor mağrur Mezopotamya başka dilden
Anlamaz ikisini sarhoştur Nil
Gel kara kaderim
Yeniden anlıma yazıl ve çizil
Bizden uzak boynu bükük yetim Tuna’nın
İki gözü iki çeşme
Dönmeyen sevgilinin arkasından
Kader bu ne gelir elden
Sevdalanmış yetim kimsesiz nazlı yaralı Dicle’ye
Fırat’ın yoksul çilekeş iyi yürekli esmer çocukları
Yüzlerine kapanmış kör olası
Dımdım kalesinin lanetlenmiş kapıları
Kimin umurunda
Dönüyor kör sağır dilsiz dünya
Doğudan batıya ışık hızıyla
Dört parçaya bölünmüş bin başlı ejderha
Can çekişmekte ölümün lekeli soğuk yüzlü yatağında
Toplanmış bütün kavim kardeşler bekliyor başında
Işığa hasret siyah beyaz iri gözlerin
Asi yenilmez çelikten yüreklerin
Baskıyla zulümle alınmış yarınları ellerinden
Kurtulmadılar ciğeri beş para etmeyenlerin
Kirli zehirli eski parangalarından
Yandı kül oldu dağ gibi ilmin yemyeşil çınarı
Karanlığa gömüldü bin yıllık tatlı sevdaları
Görülmüyor upuzun tünelin öbür ucunda ışık
Sarmış her tarafı ıslak kör karanlık
İrfan GÖRGÜN
Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Hey Sen! Hadi yorum yap...
Cevap yazdığın kullanıcı: Fatih Emre