Duyguların sağnağın da çarparken şimşek gibi içim.

Boşlukta yada yoklukta kalmış bir öksüz  gibi,

En kavurucu ateşte sayıklayan hasta bir çocuk gibi.

 Kabarırken dalgalar gibi yüreğim,

En içten annenin dudukların da ki ninni gibi,

Dağları delen aşıkların tutkusu ve inancı gibi,

En karanlıkta aydınlığı arzulayan umudun düşü gibi,

Sancılı ve efkarlı zihnin alay edici tavrı gibi,

Bitmek bilmez olay cümbüşü karşısında alaycı tavırla bakan sabır gibi,

Bazen ılıkça dinerken içerin,

En ufakta şiddetle kabarması gibi,

Sessizliğin içerisinde büyüyen keşkelerin eşsiz manzarası gibi,

Arzularla dolu zihninde küçük bir geziye çıkmak gibi.

Dokunmak isterken yada kavuşmak isterken dualarına cevap arayan kul gibi.

Derinden dökülürken yavaş yavaş arzuların .

Bir telaş sağa solo koşarken,

Eskilerin bıraktığı müthiş koku sararken etrafı,

Yenilgilerden çok çok uzak kıyılarda dolaşırken,

Aklının ucundan geçmeyenler,

Kayboldukları yada saklandıkları o yerlerden bir canavar gibi çıkması,

Hayatının merkezine otururken,

Geçmişteki saflığı ve mayhoşluğu ararken ruhun,

Kelepçelenmiş bileklerine baktığında,

Yenilgileri hatırlamak gibi ...

Umut gözlerine sahici gibi hayalleri sürerken,

Benliğin bir anlığına gerçeklerden uzaklaşıp,

Keşkeler cennetindeki bir çiçeğe konmuş gibi.

Hayatın getirisini düşünürken,

Götürüleri karşısında borçlanmak,

Bir dilenci gibi düşleri dilenmek,

Gururun defalarca darp edildiği o dar sokaklarda,

Çıkışı arayan bir yitik gibi ...