Terzi ve Günahı

Image title

Zamanın birinde çok kötü kalpli bir terzi yaşarmış.

Dükkanın da sürekli kavga çıkarmış.

Haksızlık onun için olmazsa olmazmış.

Bir gün dükkanından içeri günlerce aç kalmış halsiz düşmüş bir kadın girmiş.

Kadın üzerindeki yeleği satmak istemiş.

Terziye ;"-Bu ne kadar eder? " diye sormuş.

Terzi :" - Bunun için seni 2 gün doyururum." demiş.

Kadın mecbur kabul etmiş.

İlk gün kadın terziye giderek 1 ekmek istemiş.

Terzi ise daha sonra gelmesini istemiş.

Kadın günlerce yemek yememiş.

Kimseden bir şey dilenmekte istemiyormuş.

Peki diyip bir kaç saat sonra tekrar gelmiş.

Terzi kadını yine geçiştirmiş.

Kadın çaresiz dükkandan bir kaç sokak öteye gidip oturmuş.

Terzi ise kadının yeleğinin bir kısmını sökmüş.

Yelek o kadar parlakmış ki.

Beyazın en beyazıymış.

Terzi yeleği sökerken iğne yannışlıkla eline batmış ve terzi rüyaya dalmış.

Rüyasında yeleğin sahibi kadın ondan davacıymış.

Terzi panik korku içinde gözlerini açmış ve kadını bulmak için sokağa çıkmış.

Az ötede kadını bulmuş ve yanına koşarak gitmiş.

Kadının açlıktan öldüğünü görmüş.

Gaddar yüreği oracıkta yumuşamış.

Ve bulunduğu yerden çok çok uzaklara yerleşmiş.

Değişeceğine artık iyi bir insan olacağına dair kendine söz vermiş.

O kadının hakkını ödemek için her şeyi yapacağına yemin etmiş.


Bir gün dükkanının önünde bir sepet bulmuş.

Sepette küçük bir çocuk ve göğsünde bir not yazıyormuş.

"-Bu benim sana olan hakkım !"

Terzi şaşkın bir şekilde çocuğa kapanıp ağlamaya başlamış.


Terzi zamanla sevdayı nakış nakış işler ardında dikermiş olmuş.

Dükkanın her tarzdan sevgi yer alırmış.


Zamanla terzi değişirken o küçük bebekte büyüyormuş.

Terzi onu özenle yetiştiriyormuş.

Çocuk zamanla büyüdüğünde kim olduğunu öğrenmek istemiş.

Günden güne yaşlanan terzi çocuğa durumu anlatmış.

"- Seni benim kapıma bir sepet içerisinde bıraktılar."

"-Kim olduğunu hiç sormadım."

 

Çocuk yüreğinde en saf duyguları barındırırmış.

Kötülüğün izlerini taşıyan ufakta bir yarası varmış göğsünde.

Her gece yatağa yattığında o yara sızlarmış.

Çocuk her sızı da kötülüğü hatırlar ondan uzak durması gerektiğini bilirmiş.

Bakışlarında hep bir hüzün ve efkar saklıymış.

Boynu bükük,masumiyetin heykeliymiş.


Çocuk için hayatta ona sahip çıkan tek bir kişi varmış.

İyiliğin elçisi olan ihtiyar terzi.

Çocuk terziye minnetle doluymuş.

Onun için yaptıklarını hiç bir zaman unutmayacak,

Ölene kadar onun yanında olacakmış.

Terzi dükkanında geçimini sağlayacak kadar kazanır.

Fazlasını fakir fukara için bir kaç parça giyecek dikmek için harcarmış.

Terzi kasabada her kez tarafından sevilirmiş.

Yaşlı adam çocuğu nakış nakış işlediği elbisler gibi işlemiş.

Terbiye etmiş.

Çocuk ise ustasına her zaman sadık olmuş,onun sihirli bir insan olduğunu düşünürmüş.

Dükkanına giren hiç kimsede kötülükten zerre iz yokmuş.

Terzide hiç ses yükselmiyor,tek bir tartışma olmuyormuş.


Bir gün gece yarısı çocuğun yarası her zamankinden daha fazla sızlamaya başlamış.

Çocuk bu durum karşısında tedirginmiş.

Bir süre sonra terzinin dükkanından büyük bir gürültü kopmuş.

Terzi ve çocuk uyanıp aşağıya dükkana hızlıca inmiş.

Dükkanın soyulduğunun farkına varmışlar.

Çocuk istemsizce elini yarasına basıyormuş.

Çalınan eşyaları gözden geçirmişler.

Sadece bir yelek kaybolmuş.

O yelek yıllar önce hakkını yediği kadının yeleğiymiş.


Dükkanı soyan kişi sokaklarda yaşayıp büyümüş bir kız çocuğuymuş.

Soğuktan kıvranırken dükkanın camını kırıp yeleği alıp kaçmış.

Genç çocuk terziye o yeleği bulacağına dair söz vermiş.

Terzi ise panikten çok uzak.

" - Hayır böle bir şey yapmayacaksın.O yelek zaten buraya kendiliğinden gelecek." demiş.

Çocuk şaşkın bir şekilde kafa sallamış.


Bir süre sonra kız çocuğu üstünde yellekle dükkandan içeri girmiş.

Terzi yüzünde küçük bir tebessümle kızı buyur etmiş.

" -Gel buyur kızım." demiş.

Kız çok utandığını ve bu davranışının yannış olduğunu ama son çaresinin bu olduğunu anlatmış.

Terzi:" - Utanma kızım,utanılcak bir durum yok." demiş.

Terzi kıza da sahip çıkmış.


Yine simsiyah bir gece yarısı kabusla uyanan çocuk terziye doğru hızlıca koşmuş.

Yatakta hareketsiz yatan terziye doğru sokulmuş.

Öldüğünü farketmiş.

Hüzün kapıdan sokulmuş.

Kedere bulanmış hançeri gencin tam sırtına vurmuş.

Genç çocuk bu durum karşısında susmuş,konuşmaz olmuş.

Kız çocuğu içeri girmiş.

Çocuğu kaldırıp eline bir zarf sıkıştırmış.

Zarfta şu kelimeler yazıyormuş.

Artık ipliklerim sana emanet.

Çekmecemdeki o parlak beyaz iplikten kendine bir yelek dik.

Çocuk zarfı okuduktan sonra göz yaşlarını silip hemen dikiş masasına oturmuş.

Kendine o beyaz iplikten bir yelek dikmeye başlamış.

Her nakışta yarasının biraz daha küçüldüğünü farketmiş.

Yeleği bitirdiğinde yarasının tamamen kapandığını görmüş

Çocuk yeleği üzerine giydiğinde birden düşüp bayılı vermiş.

Rüyasında terzi çocuğa sen benim en büyük imtihanımsın.

Zamanında kap kara olan bu kalp senle tertemiz oldu.

Ben ölene dek karanlığımı göğsünde hissettin.

Şimdi ben senin sayende ter temiz bir sayfa açıyorum kendime.

Göğsünde taşıdığın o günah benimle birlikte yitip gidecek.

Ama sen benim  eserim olarak var olacaksın.


Uyandığında kıza olanları anlatmış.

Kız ise :"- O ipliklerde sevginin ve saflığın gücü var."

"- Bu dükkana girdiğim o gün çok kötü biriydim."

"- O yeleği çalıp gidecektim.Ama yeleği giydiğimde özüm deki iyiliği farkettim."

"- Beni yeniden bu dükkana getirdi."

"- O iplikler sıradan değil.O iplikler sihirli."